Kayıtlar

Ocak, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gülümseyin, melekler çekiyor

Resim
Hemen hepimiz en kötü devirlerden birine denk geldiğimizi söylüyoruz. Hatta bize kalsa dünya kurulalı beri daha beteri görülmemiş bir çürüme ve kokuşma ile karşı karşıyayız. Bu konuda fertlerin ve toplumların, dünya ve ahiret saadetlerine dair birtakım endişeleri olan her birimizin de kendi çapında çıkış yolları ve kurtuluş çareleri var. Okuduğum ve dinlediğim bütün ilahi metinler, -Kur’an ve sünnet başta olmak üzere– insanın yaratılış temellerine yani fıtratına döndüğü ve ona çizilen sınırlara uygun yaşayabildiği ölçüde; ideal, sorunsuz ve belki de kâmil insan olabileceğini anlatır. Yaratılışımızda var olan ancak sonraları birilerinin yönlendirmesi ve zorlaması ile bozulan şey ahlaktır. Ahlak kelimesinin Türkçe karşılığı da zaten yaratılışına en uygun hareket demektir. Çocuk masumiyeti dediğimiz şey, bozulmamış fıtrattan ibarettir. İnsanları öyle ya da böyle umumi ahlaka ve kurallara uygun yaşatabilmek, toplumları bunun dışına çıkıldığında felakete sürükleyen günah ve ifsat

Yaralarımızla yaşıyoruz

Resim
İnsanlar hakikatin değil intikamlarının peşine düşüyor. Hakikatin müşterisi o kadar azaldı ki, karaborsaya düştü. Enflasyonun en yükseği hakikat fiyatlarında idi tüm zamanlar boyunca, hakikate sahip olmak isteyenler her devirde en yüksek bedelleri ödemek zorunda kaldılar. Kin ve intikam duygusu yalnızca gözleri değil gönülleri de kör etti. Adalet dediğimiz hakikat meyvesi dalında kurudu kaldı. Kökü toprağın derinlerinde saklı bir yüce hakikat ağacımız var, dallarına erişemediğimiz… Yapraklarını yabanların kopardığı, olgunlaşamadan dökülen meyvelerine su yürümeyen! Adalet meyvesinin tadı damaklarımızdan bile silindi. İşportalarda gördüklerimiz hormonlu hakikatler asla gerçek tadını vermedi, veremeyecekte. Yara alan, açılan derisine benliğini sardı. Bedenlerimiz değil ruhumuz yarıldı, kanadı gibi. Yarasının içine aklını, izanını, imanını doldurdu insanlar. Düşün denilince yarasıyla, konuş denilince yarasıyla, yürü denilince yarasıyla, yaşa denilince yarasıyla yaşar oldular

Ah şu eziklik!

Resim
Çılgın bir genç, hışımla başını kaldırıp haykırdı: “İslam’ı hayatımızdan çıkarmakta geciktiğimiz için geri kaldık!” Bir başkası, içinde biriken bütün kazuratı, bir böğürtüyle ağzından döktü ortalığa: “Batı medeniyetini taklit etmekten başka yol yoktur, aydınlanma çağımızın gerçeğidir.” Haberler ve bültenler, konuşanlar ve dinleyenler, hep aynı şeyleri seslendirdi ve dinledi: “Onlar daha medeni, yolları da çok güzel, kaldırımlarında engelliler için hiç engel yok, yeşil alanları çok fazla, çok mutlu onlar, onlar çok gelişmiş, onlar örnek toplum, örnek insanlar, örnek devletler…” Çok bilmiş ve bilgiç, çok aydın ve ilerici, çok akademik ve çağdaş, çok seküler ve demokrat bir profesör; bütün bilimsel yaklaşımını bir iğrenç boğaz sesiyle, balgam çıkarır gibi tükürdü: “Batı, bizden birkaç yüzyıl ileride, sadece teknolojik olarak değil, sosyal toplum ve yönetim sistemleri açısından da çağımızın ufku batıdır.” Bir başka sapık, batı kadınlarının ne kadar şanslı olduklarını anl

Yalan helak sebebidir

Resim
İnsanız, pek çok eksiğimiz hatamız var, olacaktır da. Mükemmel olan sadece yaratılışımız, ondan sonrası bize kaldığı için, pozitif ya da negatif gelişmeye açığız. Melek değiliz, şeytan da olamayız. Ancak meleklerden ve şeytanlardan bazı hasletler alabilir, bunları temsil etmekle kalmaz, yayabiliriz. Bunların neler olduğunu veya olabileceğini az-çok herkes bilir. Bilmek yetmez bazılarımıza, bir de çevremize aktarırız. İyi ve hayırlı hasletler kadar sıradanlaşan ve neredeyse günümüz insanının artık kötülükten saymadığı, oysa belki de kötülüklerin temeli olan bir hastalıktır, yalan. İnsan fıtratının kabulde yani normal görmekte en çok zorlanacağı ama zamanla benimsenip sıradanlaşan ve neredeyse onsuz işimiz kalmayan bir zehir. Bedene zehir verildiğinde kaybolan hisler gibi; yalan da ruhun fıtri, temiz ve güzel hasletlerini ortadan kaldıran bir beladır. Herhangi bir yalanı “korkunç” bir rahatlıkla söyleyen ve savunabilen insanlar beni dehşete düşürüyor. Sebep olacakları felake

Acı da olsa rahmet

Resim
İnsanlar ne vakit bir konuda ifrata ya da tefrite düşseler Allah(cc) “rahmetiyle” bir vesile, bir sebep halk edip şuur ve idrakimizi sarsıyor. Bu rahmet,  bazılarımız için ağır bir ızdırap olsa da umum için bir işaret oluyor. Bu konuda yani Allah(cc)’in yaptıklarının hikmetleri hakkında konuşma ehliyetini sahip olmadığımı biliyorum. Bu gerçekten büyük bir hikmet ve cürettir. Maksadım bazı tevafuklara dikkat çekmekten ibarettir. Herhangi bir konuda haddi aştığımızda kişisel olarak ta sık sık başımıza gelen ve bize ‘şunu yapmasaydım’ dedirten bazı gelişmeler olur. Bir his veya bir farkındalık olarak bazı sebepleri görebiliriz. Bazı örneklerle ne demek istediğimi anlatmak mümkün ancak netameli bir konu ve tehlikeli sular olduğu için seçeceğim örnek olaylar konusunda oldukça zorlanıyorum. Geçtiğimiz yıl yaşanan ve nasılsa “piyasada” sahipleri olmadığı için kimsenin pek aldırmayacağı bir örnekle başlayayım. Suriyeli mülteciler hakkında geçen dönemde korkunç bir propaganda ile

Anlamak istemeyene anlatmak

Resim
Herkesin her şeyi bildiğini sandığı bir devirde, birilerine bildiklerinin yanlış olduğunu hatta biraz eksik olduğunu anlatmanın bile zorluğunu hepimiz biliyoruz. Bu gözle görülen elle tutulan ve artık reddedilmesi mümkün olmayan meselelerde de böyledir. Garip bir kibrimiz var! Kendi fikrimiz kadar bilgimizden de çok eminiz. Biz bir şeyi biliyorsak o öyledir, bizim bildiğimizden farklı olma ihtimali yoktur. Çok çaresiz kalır da yanlış bildiğimizi kabule edersek, bu da bizim eksiğimiz ya da yanlışımız değildir, birileri bize ya yalan söylemiş ya da eksik bilgi vermiştir. Yoksa haşa; biz hiç yanlış bilir miyiz? Hiç yanlış yapar mıyız? Bilgi bazında durumumuz bu olunca, kanaat ve algılarımız zaten tartışmaya kapalıdır. Kimse bizi yönlendiremez, bütün kanaatlerimizi kendi özgür irademiz ve kişisel araştırmalarımız sonucu elde etmişizdir. Medyanın bütün araçlarıyla bizi yönlendirenler boşuna uğraşıyorlar. Biz biziz ve bu bize yeter! Toplumsal algılar, bütün yanlışlığına ve h