Hakkımda

25 ağustos 1971'de ailemin şehirde doğan ilk çocuğu olarak Gaziantep'te dünyaya gelmiş 6 kardeşin en küçüğüyüm. İlkokulu mahallemde bitirdikten sonra aile adeti üzere İmam-Hatip'e kaydedildim. İlk 6 sınıftan sonra son sınıf için Maraş'a naklimi aldım ve oradan mezun oldum. Hiç okumadığım GAÜ Mimarlık bölümünde 2 yıl kayıtlı kaldım ve bu arada askerlik yaptım. Diyarbakır'ın Silvan ilçesi ile Isparta'yı jandarma olarak o vesileyle tanıdım. Askerlikten sonra Hollanda'ya gittim. İmamlık ve İslam ilkokulunda Din Dersi öğretmenliği gibi işlerden sonra değişik fabrikalarda çalıştım. Hidrolik ve metal hasır üretimi gibi.. 94'te büyük oğlum 2004'te küçük oğlum dünyaya geldiler. 2010 yılında bir akciğerimi kaybettikten sonra malülen emekli edildim.

Yazmaya lise yıllarında Durum dergisinde başladım. (1985-1986)
Daha sonra Hollanda'da bir kaç arkadaşla Mesaj dergisini çıkarttık, orada yazı ve röportajların yanısıra hemen her işini yaparak kapanıncaya kadar devam ettim. (1995-1996)
Hollanda'da yayınlanan Ufuk gazetesinde köşe yazıyorum. (2005-...)
İstanbul'da yayınlanan Yılkı dergisinde yazdım. (2016 - 2017)
Yerel günlük bir Gaziantep gazetesi olan Referans'ta yazmaya başladım. (2016)

Durum ve Mesaj dergilerindeki yazıları kaybettiğim için bu bloğa ekleyemedim ancak diğerlerini düzenli olarak eklemeye çalışıyorum.

Baştan beri hep amatör olarak yaptım bu işi ve öyle de devam edecek inşaallah. Çok marifetli ya da iyi yazan biri olduğumdan değil; lazım olduğunda, lazım olduğum yerde bulunduğumdan yazdığımı düşünüyorum. Yazılarım genellikle sipariş üzeredir, bazen de bir şeylerden etkilenip kendiliğimden yazdığım olur. Genelde gazetede yayınlanması gereken günlük yazı limitini doldurmak için isterler, ben de yazar yollarım.

Çok güzel yazan ama yazıları hiç bir yerde yayınlanmayan bir sürü tanıdığım oldu. O yüzden hiç bir zaman kendimi yazar gibi hissetmedim, öyle de takdim etmedim. Hala herhangi bir yazımı; bugünkü yazım ya da son yazım gibi bir takdimle paylaşabilmiş değilim.

Durum dergisinde yazmaya başlamam da aynı şekilde oldu. O günlerde basılı yayın işi çok zordu ve her sayfa harf harf elle dizilirdi. Baskı makinasına göre 8'li sayfalar halinde hazırlanması gereken dergide boş sayfa kaldığında bana görev düşerdi. Şiir mi yazı mı ne lazımsa söylerler ben de ona göre gereken kadarını gereken zamanda yazar verirdim. Örneğin, bir sayfalık bir şiir lazımsa o kadar yazardım. Ne fazla ne eksik.

Söyleyecek bu kadar çok sözümün olmasına şaşırmıyorum zira kimse bilmez ama daha çok daha fazlasını yazabilirim. Ne ki, ihtiyaç olmayan bir şeyi neden yapayım?

Buradaki yazıların ortalama yazılma süreleri 30 ila 45 dakika arasındadır. Bu sebeple, anlam bozukluğu, yanlış ifadeler ve gözden kaçan kelime eksikliklerini mazur görmenizi istirham ederim.

Sözün gücü ve değeri kıyamete kadar hiç düşmeyecek, bunu son Peygamber(sas)'in mucizesinin Kur'an olmasından anlıyorum. Benim sözlerimin değeri ne kadardır bilemem ama herhalde bu da kişiye göre değişir. Belki bir gün birinin ihtiyacı olan cümle benim yazdıklarım arasında karşısına çıkar da, dünya ve ahiret hayrına vesile olur.

Bütün mesele bundan ibaret, gerisi hikaye...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fakirlik Vakıa'sı

Halku Ef’ali’l İbad – Kulların Fiillerinin Yaratılışı

Anlamak istemeyene anlatmak