Kayıtlar

Türk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Suçu adında saklı olanlar

Resim
Derin bir nefes alıp yutkundu yaşlı muhacir ve iç çekerek konuştu: -           Bizim atlarımız, camızlarımız vardı. Arı kovanlarımız, geniş otlaklarımızda sürülerimiz vardı. Yoğurdumuzun da balımızın da tadını gayri müslim komşularımız da bilirdi. Kalabalık ailemiz, akraba gibi komşularımız ve uzak ya da yakın ama hepsi birbirinden candan akrabalarımız vardı. Bu derin hüzünler ve yaşlı bağırlarda kabuk tutmuş yaralar gibi, dokunulduğunda kan akan hatıralar aslında ne ona özel ne de bu çağa. Mekke’yi terk eden Nebi(sas)’in iç geçirerek: -           “Beni çıkartmasaydılar, ben seni terk etmezdim” deyişi. Yıllar sonra, yine çıktığı gibi boynu bükük bir geri dönüşle, hakim ve fatih olarak girdiği şehrinde, nereye konaklayacağını, evine mi gitmek istediğini soranlara: -           “Bize evden, barktan bir şey bıraktılar mı ki” derken, kelimelere yüklenebilecek en ağır hüznün, sıcak kumları üşüttüğünü hatırlayalım… Mekkelilerle Medinelileri, aynı kandan gelen

Mensubiyet ve Asabiyet

Resim
Belki biz anlatamıyoruz, belki onlar anlamak istemiyorlar bilemiyorum ama İslam’ın insanlara, ırklara, kabilelere bakışı hakkında hala söz söylemeye gerek olması, hele de bu dijital bilgi çağında biraz vakit israfı görünse de maalesef ihtiyaç olduğunu reddedemeyeceğimiz bir vakıa olarak karşımızda duruyor. Allah(cc), insanları neden farklı ırklar ve kabileler olarak yarattığını izaha muhtaç olmayacak kadar net bir ayet ile bildirmişti: Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir, haberdar olandır. (Hucurat 13) Bu ayrımın dünya tarihinde ne büyük imtihanlara vesile olduğunu da düşününce Rahmani hikmetin boyutlarını görüp, ‘subhanellah’ diyerek başımızı eğmekten başka bir yolumuz yoktur! İnsanlar, kabilelerinin ve ırklarının davası uğruna cehenneme koşabilecek kadar taassup taşıyabiliyor. Aynı insanlar, kendi yaptıkları asabiyet

Irk ile İslam’ı ‘Özel’leştirmek

Temel bilgileri sıralayarak başlayalım: Irk, insanların hakkında seçme hakları olmayan Allah’ın takdir ve tayini ile dahil olduğu ve değiştirilemeyen bir özelliktir. Bu sebeple diğer seçemediğimiz özelliklerimiz gibi onunla da başkalarına üstünlük taslamamız mantık dışı bir davranış şeklidir. Adem(a)’in çocukları farklı renkleri ve dilleri ile yeryüzüne yayılarak yerleştiler ve karışıklıklar ile değişen diller yahut renklere rağmen genel olarak belirli ırklara ait olarak yaşayarak bugünlere geldiler. Bu karışıklıklar olayını basit algılamamak gerekiyor zira bir teste göre deneklerden bir çoğu nefret ettiği yahut düşman gördüğü ırka genetik olarak daha yakın çıkabiliyor. Tarih boyu yaşanan olayların büyüklüğüne göre toplumların yapıları değişmiş ve gerek ırklar gerekse diller bizim sandığımız ve istediğimiz anlamda ‘saf’ olarak kalamamıştır. Bu durum hemen her ırk için geçerlidir. Irklar ve diller Allah’ın kudret nişaneleri ayetlerdirler ve kendileriyle Rabb Teala’nın azameti id