Kayıtlar

Irkçılık etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Adem(a)’in çocuklarıyız!

Resim
  İslam nimeti için, her bir hakikati adedince Allah(cc)’uya hamd ederiz. İslam bize; nesline, akrabalarına ve ırkına adil muamele ve doğru muhabbetin yanında, diğer Müslümanlara ve sair insanlara hürmet ve muhabbetin dengesini muhteşem bir şekilde kurmayı öğretti. İslam, bizden aslımızı neslimizi inkar etmeyi değil, aksine onlara sahip çıkmayı, akrabayı gözetmeyi, ırkından olan insanların iyiliklerini istemeyi, onların hayırlarından memnun olmayı öğretti. İslam, bizden kendimizden olanlardan uzak durmamayı, aksine herkesten çok bizim akrabalık bağlarını gözetmemizi, ihtiyacı olanlara el uzatmamızı, hayırlı işlerinde onlara yardımcı olmamızı istedi. İslam, bizden kendi ırk ya da dilimiz gibi, Allah(cc)’unun ayetlerinden birer ayet olan nimetlerini ve imtihanlarını reddetmemizi değil, her lütuf gibi baş tacı ederek taşımamızı istedi. İslam, ırkçılık yapmayı da yasakladı bize, ırkımızdan kaçmayı da, ırkımızdan utanmayı da! Başkalarının ırkını hor görmeyi, aşağılamayı, herhangi

Bilal'in akrabalarını seviyoruz

Resim
Tarih okuyor ya da dinliyorsak veya en azından seyrediyorsak; olayların bir şekilde benzeştiğini ve tarihin aslında tekrar ettiğini, isimlerin ve zamanların değişmesine rağmen olayların ve sonuçların aynı olduğunu fark edip, “ha evet doğruymuş, tarih tekerrür ediyormuş” diyoruzdur. Neticede dünyanın kaderinin akışı içinde insanın olayları etkileme gücünün sınırları belli olunca, bir de bunlara insani zaaflar ve hırslar eklenince değişecek pek bir şey kalmıyor aslında. Velakin, genel itibariyle tekrarlanmasına rağmen ibret alınması konusunda tekrarın pek az seviyelerde kaldığını da hemen hepimiz söyler dururuz. İbret alınsaydı tekrar eder miydi sorusunun cevabı; “evet yine de tekrar ederdi” olacaktır. Ya da insanoğlu bu, ibret alanların tarihin akışına etkisi ne kadar olacak ki? Değişmezdi bir şey ve tekrarları izler dururduk. Gerçi sıkıntı yok, biz tekrarları izler ya da yaşar gibi değiliz zaten; her gün yeniden aynı şeyleri yaşasak da, aynı heyecan ve merakla, aslınd

Irkçılık, milliyetçilik, ümmetçilik

Resim
İnsan, eşref-i mahlukattır. İnsanın hayatı ve onuru da çok değerli ve saygındır. Ne bozuk ne de tüm para gibi harcanmamalıdır insan; değerinin karşılığı cennet olan varlığını dünyalık basit ve ucuz hedeflerde tüketmemelidir. Diğerleri kendileri bilir ama, biz Müslümanların dünyada yaşamaktan temel amacı ahirette kurtuluşa ermekten ibarettir. Hayatın ve dünyanın bütün getirileri ve götürüleri, bu temel hedefe göre değerlendirilir ve muameleye tabi tutulur. Uğrunda bir ömür mücadele verilecek ve elde edilmesi için enerji harcanacak pek çok dünyalık bulunur, dava bulunur, kavga bulunur elbet; oysa aslolan ahiret kazancı için dava sahibi olmak, nefisle, şeytanla ve avanesiyle mücadele etmektir. Bu serencam içinde, zaman zaman elmalarla armutları karıştırmamız, kendi işimize geldiği gibi isimlendirmemiz, tadını kaçırmamız, kokusunu bozmamız hep insanlığımızdandır. Kişinin uğrunda zahmet çekmek bir yana, çaba bile sarf etmeden kendisine verilen ve verilme sebebi, tanınm

Duygusal sömürgeciler

Resim
Emperyalist batılılar kendi topraklarında sahip olduklarıyla yetinemediklerinde, dünyayı en yakınlardan en uzaklara kadar sömürmeye başladılar. Bu işi öyle bazılarımızın sandığı gibi, kibar tüccar pozlarıyla değil; bizzat silahları ve katilleriyle, gerektiğinde soykırımlar yaparak ve ülkeleri yakarak, yıkarak gerçekleştirdiler. Zenginliğin tadını alan ve hesap sorulamayan suçlar işlemenin vahşi hazzını tadan batılılar, bir daha bu yoldan vazgeçmediler. Halen de vazgeçmiş değiller. Gerektiğinde fiziksel olarak işgal ederek, gerekmediğinde ise kontrol ettikleri yerli kuklalar eliyle, sömürmeye ve semirmeye devam ettiler. Sömürü düzenlerinin devamı için her şeyi ve herkesi kullandılar. Toplumsal ayrılıkları, yaraları ve ızdırapları sömürmekten kaçınmadılar. Zaafları ve açıkları çok iyi kullandılar. İhtilaflardan kendileri lehine avantajlar ürettiler. Yakaladıkları sineklerin kanatlarından yağ çıkartıp, ellerine ve yüzlerine sürdüler! Sömürecekleri toplumların zayıf k

Mensubiyet ve Asabiyet

Resim
Belki biz anlatamıyoruz, belki onlar anlamak istemiyorlar bilemiyorum ama İslam’ın insanlara, ırklara, kabilelere bakışı hakkında hala söz söylemeye gerek olması, hele de bu dijital bilgi çağında biraz vakit israfı görünse de maalesef ihtiyaç olduğunu reddedemeyeceğimiz bir vakıa olarak karşımızda duruyor. Allah(cc), insanları neden farklı ırklar ve kabileler olarak yarattığını izaha muhtaç olmayacak kadar net bir ayet ile bildirmişti: Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir, haberdar olandır. (Hucurat 13) Bu ayrımın dünya tarihinde ne büyük imtihanlara vesile olduğunu da düşününce Rahmani hikmetin boyutlarını görüp, ‘subhanellah’ diyerek başımızı eğmekten başka bir yolumuz yoktur! İnsanlar, kabilelerinin ve ırklarının davası uğruna cehenneme koşabilecek kadar taassup taşıyabiliyor. Aynı insanlar, kendi yaptıkları asabiyet

Irk ile İslam’ı ‘Özel’leştirmek

Temel bilgileri sıralayarak başlayalım: Irk, insanların hakkında seçme hakları olmayan Allah’ın takdir ve tayini ile dahil olduğu ve değiştirilemeyen bir özelliktir. Bu sebeple diğer seçemediğimiz özelliklerimiz gibi onunla da başkalarına üstünlük taslamamız mantık dışı bir davranış şeklidir. Adem(a)’in çocukları farklı renkleri ve dilleri ile yeryüzüne yayılarak yerleştiler ve karışıklıklar ile değişen diller yahut renklere rağmen genel olarak belirli ırklara ait olarak yaşayarak bugünlere geldiler. Bu karışıklıklar olayını basit algılamamak gerekiyor zira bir teste göre deneklerden bir çoğu nefret ettiği yahut düşman gördüğü ırka genetik olarak daha yakın çıkabiliyor. Tarih boyu yaşanan olayların büyüklüğüne göre toplumların yapıları değişmiş ve gerek ırklar gerekse diller bizim sandığımız ve istediğimiz anlamda ‘saf’ olarak kalamamıştır. Bu durum hemen her ırk için geçerlidir. Irklar ve diller Allah’ın kudret nişaneleri ayetlerdirler ve kendileriyle Rabb Teala’nın azameti id