Kayıtlar

Ramazan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Her şey olması gerektiği gibiydi

Resim
Günler ne uzun ne kısaydı, havalar ne sıcak ne soğuktu, mevsim ne yaz ne kıştı, bazen yağmur yağdı bazen güneş açtı, ay tam 30 gündü, oruç hepimizin tutabileceği kadar, Ramazan 1 aydı, sahura kaldıracak saatlerimiz, iftarı duyuracak ezanlarımız vardı, teravih yoktu ama vakit namazları vardı, Cuma namazı yoktu ve yerine konulacak bir şey olmadı, fakir fukara olduğu kadar, onlara sadaka verecek zengin de vardı; zenginlerin malı fakirlere yetti hatta arttı, adet olmayan işler yapılamayınca, gerçek adetler hatırlandı, ekmek paylaşıldı, borçlar paylaşıldı, hayat paylaşıldı, kimse aç, kimse açıkta kalmadı, yarın için rızık endişemiz olmadı, bir düşman saldırısı beklemedik, sağlamdık, hastalarımız muaftı, ecel gelse, iman ile göçme umudumuz çoktu, Ramazan ayı bereket ve rahmetle geldi, nasibimiz kadar aldık, geriye hayıflanmalarımız kaldı, Bayrama erdik, affedilmiş olma ihtimalimiz vardı, olan her şeyde ve olmayanda hayır vardı, her şey olması g

Filiz vermiş bir dal gibi

Resim
Çok hızlı yaşıyorduk, çok hızlı akıyordu sular ve elektrik hızlıydı. Işık hızını bile hesaplamıştık. En hızlı uçuşlarla, en hızlı ulaşılan uzaklar yakın olmuştu. Hızlı elemanlar makbuldü. Hızlı hayatlar yaşıyorduk ve hızlı ölümlerle ölüyorduk. Ölüm de hızlıydı! Hızlı konuşuyor, hızlı yazıyor ve hızlı okuyorduk. Hız ibreleri sadece arabalarda değil hayatın her alanında vardı; kimisi görünüyor kimisi görünmüyordu ama hız vardı, olmalıydı. Tam da bu hengamenin ortasında, vazgeçilemez zaruretlerin üstünde, aksamaması gereken trafiklerin tepesinde aniden bir şey oldu. Pek çok şey durdu! Bir çok şey yavaşladı. Uçaklar eskisi kadar hatta hiç uçmaz oldu. Otobüslerle bile seyahat edilemiyor. Sokağa çıkmak gönüllü ya da gönülsüz yasaklanır oldu. Olmazsa olmaz sandığımız her ey bir anda olmaz oldu! Ölüm bile yavaşladı! Hep olan ama farkında olmadığımız sayılarla ölüm, yavaşça girdi aramıza… Ama hayat devam ediyor; bir yanda eski akışın hızından beslenenler aç k

Vaktin kadrini bilmek

Resim
Gözlerini kapatarak hiçbir şeyi görmemek mümkündür, amalar gibi; yalnız gözü açıkken hiçbir şeyi görmemek denilen bir hal var ki, ona da ahmaklık diyoruz. Kapalı gözlerimizle göremediğimizden dolayı hiçbir gerçek yalan olmayacak, hiçbir varlık yok sayılamayacaktır. Gözlerimiz açıkken görmezden geldiklerimiz de var olmaya devam ediyor. Biz açık gözlerimizle görmesek bile, dünyanın kanunu işlemeye devam ediyor. Zaman geçiyor ve tüm yeniler eskiyor. Dünyanın kanunu diyorum zira dünyayı terk edince hükmü olmayacak zamanın. Ölen için dünyanın saatlerinin tıkırtılarının ne değeri olabilir? Sonsuz ve sınırsız bir hayata geçiş yapmış birinin dakikalarla hatta yıllarla ne hesabı olur? Bundandır ki; vakit dünya sermayesidir. Harcandığında geri dönüşü ancak iyilik ya da kötülük olarak kayıtlara geçen bir sermaye. Artması ya da eksilmesi ancak nasıl kullanıldığıyla ilgili; hayır ve iyilik için ise bir gecesi bin ay gibi, şer ve kötülük için harcanır ise bin ayı bir gece kadar.

Şehre Ramazan geldi

Resim
Hepimizin malumu bir adam vardır Kur’an’da anlatılan; şehre koşarak gelen bir adamın hikayesidir bu. Sevgili bir adamın hikayesidir. Adını işkence ile katledilen adaşı Habib(ra) hakkında Rasulullah(sas)’in buyurduğu “Yasin sahibinin ecrine ulaştı” ölçüsünden biliriz; Habib’tir o da. Ne yapmıştır ve nasıl yapmıştır ki; kendisinden asırlar sonra gelecek bir başka şehidin ecrini tarif ederken, onun seviyesi kıstas alınmıştır. Kıssa kısaca şöyle; şehre koşarak gelen bir adam, halkının taşlayarak öldürmek istediği peygamberlerin önüne geçmiş ve onlarla aynı sonu paylaşmıştır. Ayrıntılarını merak edenler Kur’an ayında olmamızın bereketiyle Yasin suresinden okuyabilirler. Önemli olan o duruştur. Peygamberlerin önüne geçmek ve onların davasına omuz verip, birlikte cennete buyur edilmektir. O mübarek adamın koşarak gelişi bir misal olmuştur hep; kim, nerede ve ne zaman, Allah(cc) için koştururken canını feda ederse, Yasin sahibinin ecrine denk bir dereceye ulaşması umut edilir. Koş

Ramazan ayı eğitim kampı başlıyor

Resim
İnsan fıtratının bozulmadan muhafazasına, ruhun erdemlerinin nefse üstün gelmesine, iyilik hislerinin kötü arzuları yenmesine, kısaca; insanın kul olmasına ve kul kalmasına sebep olacak, yardım edecek, yol açacak ve destek verecek her türlü, bilgi ve becerinin öğretilmesine ve tabii ki pratikte uygulanmasına eğitim diyebiliriz. Vahiy temelli toplum düzeninde, eğitimin temel hedefi; daha iyi bir kul olmayı benimsetmek ve uygulanmasını bir huy ya da bir erdem olarak içine sindirerek, benimseyerek yaşamak ve o hal üzere ölmeyi arzulamaktır. Bu sebeple, eğitimin bir zamanı ya da yaşı olmadığı gibi, özel bir mekanı da yoktur aslında. Müslüman hayatı boyunca öğrenmeye ve eğitilmeye devam eden bir talebedir. Mezuniyeti ölüm olan bir mektebin talebesi… Rahmet ve bereketin sahibi olan Allah(cc), bize lütfedip yılda bir ayı seçmiş ve onunla her yıl tekrarlanan, ömrü olanın yılın her mevsiminde görebildiği özel bir eğitim kampı düzenlemiştir. Kampımızın bazı hususiyetleri ve kur

Oruç bir şiardır!

Bu ülkede bir zamanlar sokakta oruç yiyen dayak yerdi, saçmaydı; şimdi oruç tutanların saygı beklemesi eleştiriliyor, pervasızlık! Bir sonraki aşamada oruç tutanlara tuttuğunuzu belli ederek bizi rahatsız etmeyin diyecekler herhalde. Şunu netleştirelim: İman etmemek bir tür özgürlük kullanmaktır ve bunun bizim ıstılahımızda karşılığı kafirliktir. Ramazan ve oruçtan rahatsız olup saldırıya geçmek ise kafirliğin bir üst kademesi olarak düşmanlıktır; İslam düşmanlığı. Sahip olduğu inancı ve gereklerini savunmak imanın gereği bir onurken; İslam düşmanlığı yapanlara şirin görünmek için, oruç tutanlara yahut başka ibadet eden müslümanlara saldırarak, onlara yaltaklanmak ise aşağılık, eziklik ve nifaktır. ‘Aman efendim neden saygı bekliyoruz’ ile başlayan bir cümlenin devamında ‘biz onlara saygı duyalım’ gelecektir. Bir yerde müslümanların özgür yaşadığının asgari alameti orada İslam'ın şiarlarının açıkça icra edilmesi ve saygı görmesidir. Ezan, namaz, oruç ve kıyafet İslam&

Oruç bir yazgıdır

Ramazan’ın ve orucun değerini idrak etmenin yolu onlara nasıl baktığımızla ilgilidir. Ramazan, kameri aylardan bir ay olmakla herhangi bir özelliğe sahip olmadı. Ancak kendisinde Kur’an’ın indirilmesi sebebiyle diğer tüm kameri aylardan farklı bir hüviyet kazandı. Sonra bu ayın oruçlu geçirilmesi emrinin Müslümanlara yazılması ile tüm aylara faziletler ve ibadetler bakımından üstünlük sağladı. Aylar arasında herhangi bir yarış yok; Ramazan’ın üstünlük ve faziletleri biz insanlar için var. Zaten yaratılan ve insana tahsis edilen tüm varlıklar gibi zaman ve zaman dilimleri de insana hizmet içindirler. Ramazan da nihayetinde Müslümanın dünyadan elde edeceği en hayırlı amellerin zamanı olmasıyla bahşedilmiş bir lütuf ayıdır. Ramazan ayı, içerisinde insanlar için hidayet rehberi, doğruyu gösteren açık belgeleri kapsayan ve hak ile batılı birbirinden ayıran kitap olarak Kur'an'ın indirilmiş olduğu aydır. Sizden kim bu aya erişirse onda oruç tutsun. Kim de hasta ya da yolculukta o

Kur’an’ı anlamak

Kur’an’dan bir ayet ile söze başlamak ilk bakışta hep güzeldir. Ya söyleyeceklerimizin kaynağıdır bu ayet ya da sözümüzü denetlememizi sağlayan mihenk taşı! Sözlerimizi ayetlerle süslemek cümlelerimizin kıymetini artırır, dinleyenlerin dikkatini çeker. Hatta tesirini bile artırabilir... Lakin kendi hikayemizin arasına sıkıştırdığımız ayetlerin mutlak hakikat olduğunu unutmaya başladığımızda hem sözlerimiz zıvanadan çıkar, hem de o ayet ya da ayetler bizim sözlerimizi desteklemek için kullandığımız sıradan cümlelere dönüşür. Rabbi`nin sözünü kullanılır duruma düşüren kul ne kadar acınacak durumdadır. Konuşur, konuşuruz ve sonunda bak zaten Kur’an’da şöyle buyurulur diyerek anlattıklarımızı Kitab-ı Kerim’e de tasdik ettiririz. Peki bu iş bu kadar kolay mıdır? Yani kendi doğrularımızı Kitab’ın ayetleri ile pazarlamak normal midir? Aynı ayetin değişik meşreplerden müslümanların dillerinde birbirine kurşun misali ateşlendiği günümüzde herhalde bu konuyu yazıyor olmak mı anormaldir? Y

Ramazan’ı İdrak Etmek

Bir hedef ya da arzuya ulaşmaya idrak denilir, aynı zamanda bir maksadı tam olarak anlamaya da idrak etmek diyoruz. Dini İslam’ın ibadetlerinin tamamının her yönüyle idrak edilmesi yani hem zaman ve mekanı ile ibadete katılmak hem de gönül derinliğinde bu ibadetlerin şuuruna ermek asıl gayedir ki bunun neticesi hem dünyada bu ibadetlerden lezzet almayı hem de ahirette ecrinden faydalanmayı lütuf olarak elde etmek için elzemdir. Ramazan bu anlamda belli bir zaman diliminde, belli bir başlangıç ve sonu olan, bazı helallerin bile işlenmesi yasaklanan, kişiyi nefsi ve ailesi ile de toplumu ile de yeniden yüzleştiren bir ibadet... İbadetlerin hikmetlerini ve dünyevi neticelerini araştırmak veya bunların illa da olmasını beklemek gibi bir gaflete düşmek iman zaafiyetindendir. Kamil iman sahibi hiçbir mü’min ibadetlerden mesela sağlık veya başka dünyalık beklentiler içinde olmaz. Zira bilir ki; Alemlerin Rabbi olan Allah, bir ibadet va’z ettiyse bunda bizim için mutlaka ama mutlaka u

Ramazan’a Veda

Bu yıldan başlayarak Ramazan ve izin muhabbetleri birbirine girecek iyice. Önümüzdeki yıllarda izinli Ramazanlar yaşanacak bu anlamda. Memlekette tadına baktığımız o ‘sıcak’ Ramazan haliyle burada yerini ‘soğuk’ Ramazan’a bıraktı. Ramazan bir zamanın adı, zaman içinden seçilmiş özel bir parçanın adı! Ona bu özelliği veren makamın kudsiyetine sırtını dayamış, kendinden emin ve mağrur bir zaman Ramazan. Ramazan kimseye aldırmadan her yıl yeniden hem de daha yıl olmadan yeniden gelmeye devam ediyor ve edecek. Onun her seferinde bize daha erken gelmesi bizim marifetimizden değil Ramazan’ın Rabb’inin rahmetindendir. Hak ederiz ya da etmeyiz ama o her seferinde gelir, bize bir ay boyunca sürecek bir muhabbet sunar. Ki o bir ayda doldurulacak gönüller sonraki onbir ay boyunca ayaklı rahmet temsilcileri olarak gezerler yeryüzünde. Tam da bu noktada ‘soğuk’ memleketlerin ‘soğuk’ Ramazan’larını yaşayan milyonlarca müslümanın yüreğini ‘soğuk’ sarıveriyor. Rahmet ve muhabbetin ısıtamadığı yürekler

Ramazan’a Veda Ederken

“Muhakkak ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu nereden bileceksin? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir Suresi, 1-2-3) Allah'ın kullarına bir lütfu olan Ramazan ayı, tüm insanlığa rehber olarak gönderilen, Kuran'ın indirildiği ve içinde, “bin aydan daha hayırlı olan,” Kadir Gecesi'nin bulunduğu bereket ayıdır. Yüce Allah, ibadetlerin özü olan namazdan sonra oruç tutmayı, sağlıklı olan her Müslüman'a farz kılmıştır. Allah'ın oruç ibadetini Müslümanlara farz kıldığı gibi, bizden önce gelen diğer ümmetlere de çeşitli şekillerde farz kılınmıştır. "Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı)." (Bakara Suresi, 183) İçinde birçok hikmet bulunan Ramazan ayının en önemli olanları ise, kişinin gün boyunca Allah'a daha çok yakın olması, verdiği nimetlere şükürle karşılık vermesi, kendi acizliğini fark etmesi, tüm alışkanlıklarında, nefsine karşı sabırla mücadele etmeyi öğrenmesid

Oruç!

“Muhakkak ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir Suresi, 1-2-3) Allah'ın kullarına bir lütfu olan Ramazan ayı, tüm insanlığa rehber olarak gönderilen, Kuran'ın indirildiği ve içinde, “bin aydan daha hayırlı olan,” Kadir Gecesi'nin bulunduğu bereket ayıdır. Allah, ibadetlerin özü olan namazdan sonra oruç tutmayı, sağlıklı olan her Müslüman'a farz kılmıştır. Allah'ın oruç ibadetini Müslümanlara farz kıldığı gibi, bizden önce gelen diğer ümmetlere de çeşitli şekillerde farz kılınmıştır. "Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı)." (Bakara Suresi, 183) İçinde birçok hikmet bulunan Ramazan ayının en önemli olanları ise, kişinin gün boyunca Allah'a daha çok yakın olması, verdiği nimetlere şükürle karşılık vermesi, kendi acizliğini fark etmesi, tüm alışkanlıklarında, nefsine karşı sabırla mücadele etmeyi öğrenmesidir.

Aman birileri duymasın!

Geçtiğimiz dönemdeki medya bakış açılarımızı takip edenler bilirler; gündem diye isimlendirilen gelişmelerin çıkış kaynaklarının vahiy olması unutulmaması gereken bir hassasiyettir. İşte bu düşüncenin bir yansıması olarak içinde bulunduğumuz zaman dilimi ilahi gündem, Ramazan, Oruç ve Kur'an olarak belirlendi ve bize de buna uymak kaldı.. Ramazan ayını önemli kılan özelliklerin birincisi şüphesiz bu ayda tutulan oruç ve yine bu aya mahsus teravihlerdir. Bu konularda eminim hepimiz gereği kadar bilgilendirildik ve yine camiilerimizde gerek öncesinde gerekse Ramazan ayı boyunca bilgilendirmeler devam edecektir. Bunların yanısıra asla gözardı etmememiz gereken bir diğer hususiyet ise Ramazan ve Kur'an münasebetidir. Hele ki Kadr gecesini içinde barındıran bir ay olarak Ramazan, bu geceden de aldığı kıymet ile Kur'an vurgusunu bir kere daha büyütecektir. Yeryüzünde bulunan ilahi vahiy kaynaklı sağlam ve sarsılmaz tek kitap olarak Kur'an, indirildiği ve her seferinde defaatl

Hazan ve Ramazan

Resim
‘Yağmur herkese yağar Günes ısıtır herkesi Mevsimler herkes içindir Yalnız çığ altında kalan Sele kapılan her zaman birkaç kişi' Sonbahar hüzün mevsimidir, nerdeyse bütün edebiyatçılar en verimli zaman dilimi olarak sonbaharı görürler. Sonbahar hasat mevsimidir aynı zamanda. Ekenlerin biçtikleri mevsimdir. Sonbaharın türkçeleştirilmeden önce adı Hazan idi, Hazan mevsimi yani... Yani hüzün mevsimi. Yaprakların hayat verdikleri dallara vedasının adı, yeşilin sarıya ya da kızıla yenilmesi, rüzgarın her bir yaprak için ayrı ayrı gazeller okuduğu bir mevsim. Ağaçları, toprağı, suyu ve havayı saran hüznün insana dokunmama ihtimali yok! Göğsündeki kemiklerin arasynda kalb taşıyanlara hüzün zaten ayrılmaz yoldaş... Taze zamanlarda artık hüzünler öyle ağır, öyle yoğun ki; acının şiddetinden diller tutulup, gözpınarları kurudu. Doğudan ve batıdan insanların ve can taşıyan her bir nesnenin feryadı sardı alemi. Yaşadığı ini kemirirken ev başına yıkılan farelere döndü çağımız insanı. Önce kendi