Kayıtlar

Mayıs, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Büyük başın büyük derdi

Resim
  İnsanlar ancak, birlikte yaşamanın zahmetlerine de rahmetlerine de alışarak büyük toplumlar oluşturabilir. Yaratılış itibariyle ve hayatın devamlılığı için bir diğerine ihtiyaç duymak, -istisnalar hariç- hepimizin doğal halidir. Yeryüzünde hayatını devam ettiren insanlığın yekunu içinde, herkesten uzaklaşarak bir köşede kendi başına hayatta kalmaya çalışanların sayısı, söz konusu edilemeyecek kadar azdır. Demem o ki; hayat, birlikte yaşanan ve birbirimize sağladığımız fayda ve zararlar ile devam eden bir süreçtir. Düşünsenize, şeytanın yok olduğu ve kimsenin kötü olmadığı bir dünya ne kadar anlamsız olurdu. Bu manada, kötülüğün ve sıkıntıların varlığı, iyilik ve rahatlığın değerini tayin eden durumlardır. Kimsenin hata yapmadığı ve mükemmel akan bir trafik hayali ne boş! Mutlaka birileri aksilik yapacaktır beklentisi ne kadar doğal. Kimsenin suç işlemediği bir toplum, ne kadar ütopik! Birilerinin hatalar yapması ve birilerinin onları cezalandırarak adaleti temin ile vazif

Medeniyetimizin köklerine tutunmak

Resim
Yeryüzünde hayatın en belirgin ve beğenilen yanlarındandır yeşillikler, ağaçlar ve ormanlar. Hele içlerinden ırmaklar akan, manzaraları ile iç ferahlatan, sundukları yaşam imkanı ile sevilen yeşil denizlerin, gözümüze ve gönlümüze kattıklarını anlamak, çağımız modern şehirlerinde yaşayan bizlerin çektiğimiz hasretler sebebiyle çok iyi anlayabildiğimiz bir güzelliktir. Hayat su ve yeşille kaimdir, bir de bunları barındıran toprak! Şehirler ve medeniyetler de su ve yeşille hayat bulur, susuzluk ve yeşilsizlikle tükenirler. Şehrin ve medeniyetin de kökleri, ağaçlar gibi toprağa salınır ve su gibi kültür içerek beslenir. Yerin altında kaldığı zannedilen pek çok şey, yerin üstündekilerin hayatlarına yön verir. Aslında, hayata toprak yön verir ve sona eren her hayatı toprak sinesine alırken, bunda şaşılacak bir yan da yoktur. Bir şehrin ve medeniyetin kökleri, insanların gönüllerindedir. İçinde erdem ve ahlak büyüten nesillerin eserleri asırlar boyu ayakta kalır. Biz tarihi binalar

Allah(cc)’a sığınmanın vaktidir

Resim
İsrail’in herkese kabul ettirdiği mağduriyet kaynaklı bir “haklılığı” var. Bu yüzden her şeyi yapabilir ama mutlaka mazur görülür. Filistin’in siyasi olarak kullanılan, kınamalarla beslenen bir “kimsesizliği” var. Bu yüzden başlarına ne gelirse gelsin kimse müdahale etmez/edemez. Türkiye’nin yapabileceği ancak batının yüzsüzlüğünü yüzlerine vurarak, utanma ihtimallerini beklemekten ibaret olacakken, İran’ın müdahil olma ihtimali daha da düşük. “Kürecik üssü olmasaydı İran vuracaktı” masalına inanmak için ciddi ciddi çocuk akıllı olmak lazım. İsrail batının şımarık çocuğu falan da değil, aksine bin yıl önce hangi saiklerle haçlı seferlerini destekliyorlarsa bugün de aynı kafayla arkasında duruyorlar. Bütün mesele bugün karşılarında bir Memlük, Eyyubi veya Selçuklu devletinin olmayışından ibaret. Olmayınca olmuyor.. Bugün elimizde kalan; Filistinlilerin bu vahşi savaş makinası karşısında ne kadar dayanabileceği, ne kadar can verebileceği ve ne kadar canlarını yakabileceği. Yakın tarihte;

Ramazan, Bayram ve Kudüs

Resim
Biz, kainatın kaderi elinde olan bir Allah(cc)’a iman ediyoruz. Kar ve zararın, zafer ya da mağlubiyetin hesabını sadece dünyaya göre yapmayız. Hem bütün sebeplere sarılıp yürürüz, hem de başa gelene her halukarda hamd ederiz. Olayların asıl hikmetini ancak Allah(cc) bilir. Size bir yara dokunduysa karşı topluluğa da benzer bir yara dokundu. Allah'ın gerçekten iman etmiş olanları ortaya çıkarması ve aranızdan şehitler edinmesi için bu günleri böyle aranızda döndürürüz. Allah zalimleri sevmez. / Ali İmran 140 Biz Ramazan ayının rahmet ve bereketine iman ederiz. Cihat ve şehadetin neye ve nasıl bir berekete sebep olduğuna tarih şahittir. Onlar sırtımızdan mızrak sapladıklarında, biz “Kabe’nin Rabbine yemin ederim ki, kazandım” diyenleri kendimize yıldız kabul ederiz. Büyük resmin ressamı ancak Allah(cc)’tır ve O’nun boyasından daha güzeli yoktur. Sabredin ve teyakkuzda olun ey Allah(cc)’ın kulları, günün ve dünyanın sonunda, gülen mutlaka biz olacağız! Hayat sembollerle kaimdir! Dün

Ramazan mektebinin karne günü

Resim
  İnsan yaratılış itibariyle hayata en aciz ve belki de en eksik başlayan canlıdır, malumunuz. Bu sebeple, sürekli öğrenir ve sürekli kendini geliştirir. Hatta bu hayatının sonuna kadar devam eder. Ömrü kemale erdiğinde, geriye dönüp bakma erdemi gösteren hemen herkes, hayatın aslında bir gün ya da bir günün yarısı kadar bir zaman gibi hızlı geçtiğini söyler. Elinde kalan, öğrendikleridir ve tabii uyguladıkları. Bilmek kadar, bildiğini unutmamak, öğrendiğini terk etmemek gibi sonraki adımlar, insanı büyüten ve yetiştiren meziyetlerdir. Bildiğine ihanet etmemek, bile bile doğrudan ve haktan sapmamak, fıtratın temiz yolundan ayrılmamak, bilmeyi tamamlayan ve anlamlandıran neticelerdir. Aksi halde, bilginin bir değeri kalmayacağı gibi, sahibini de kendisini taşıyan bir hamala dönüştürür ki; onun için sırtında altın olmasıyla, çöp bulunmasının bir farkı yoktur! İşte, tam da Ramazan ayının sonuna geldiğimiz bu günlerde, bu bereket ve rahmet ikliminden beslediğimiz iman ve amellerimi

Son on gün, son on fırsat!

Resim
  Bir yarış idiyse bu, her bitirenin mutlaka birinci olduğu bir yarış! Bir rahmet mevsimidir, her selim kalp ile uğrayanın mutlaka tepeden tırnağa ıslandığı; bir mağfiret ırmağıdır, her ihlasla girenin mutlaka tertemiz yıkandığı… Ramazan ayından bahsediyorum; Rahmani gündemimizden, zamanın ilahi takdirinden, vahyin bereketinden, orucun bitmeyen hikmetinden, açlığın ve susuzluğun sabrından, kulluğun lütfundan bahsediyorum. Her yıl olduğu gibi geldi ve gidiyor, hem de her zamanki gibi; ne de çabuk! Son on güne girdiğimiz bugün, son düzlüğe çıkmış bulunuyoruz. Sabır ve sebatla koşmaya devam edenlerin göğüsleyeceği bayramın, bağrımıza bir sevinçle dokunması için, son kırıntılarımızı da dökmenin tam zamanıdır. Bayram, affedilmiş olmanın sevincidir, zira. Günahlardan kurtulmanın, yüklerden azat olmanın, belimizi doğrultmanın, alnımızı parıldatmanın, yüzümüzü güldürmenin zamanıdır. Bayram edebilmek için, bayramı hak etmiş olabilmek için son on gün! Orucu bütün benliğimizle tutma