Kayıtlar

Ekim, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Halkın Yönetim Sistemi

Resim
Yönetmek insanın yaratılış itibariyle sahip olmak zorunda olduğu bir haslet olduğu kadar, yönetilmekte zaruri bir neticedir. Bazıları yönetir, bazıları yönetilir. Herkesin yönetici olma ihtimali yoktur. Yönetenler sırf bu makamda oldukları için düşman olunmayı elbette hak etmezler, tıpkı zenginlerin sahip oldukları sebebiyle kınanamayacakları gibi… İktidar mücadeleleri hatta savaşları insanlığın kaderidir. Kaçışı ve çıkışı olmayan, yaratılmış olmak ve hayatta kalmak kadar mecburi bir istikamet! Yeryüzünde savaşların ya da en basit haliyle iktidar mücadelelerinin bitmeyi bırakın durma ihtimali bile yoktur. Bu sebeple insanlığa bunlarsız bir hayat vadedenler yalancıdır! Kıyamete kadar devam edecek bir kavganın içindeyiz ve yegâne çıkış; ferdi olarak ölüm, toplumsal olarak ise helak olmaktır. Bunu da kimse istemez. Kalmak ve kazanmak zorundayız. Bu durum sebebiyle nasıl yönetildiğimizle çok ilgiliyizdir. Bizi kim ya da kimler, neye göre ve nasıl yöneteceklerdir? Bu soruların

Mensubiyet ve Asabiyet

Resim
Belki biz anlatamıyoruz, belki onlar anlamak istemiyorlar bilemiyorum ama İslam’ın insanlara, ırklara, kabilelere bakışı hakkında hala söz söylemeye gerek olması, hele de bu dijital bilgi çağında biraz vakit israfı görünse de maalesef ihtiyaç olduğunu reddedemeyeceğimiz bir vakıa olarak karşımızda duruyor. Allah(cc), insanları neden farklı ırklar ve kabileler olarak yarattığını izaha muhtaç olmayacak kadar net bir ayet ile bildirmişti: Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir, haberdar olandır. (Hucurat 13) Bu ayrımın dünya tarihinde ne büyük imtihanlara vesile olduğunu da düşününce Rahmani hikmetin boyutlarını görüp, ‘subhanellah’ diyerek başımızı eğmekten başka bir yolumuz yoktur! İnsanlar, kabilelerinin ve ırklarının davası uğruna cehenneme koşabilecek kadar taassup taşıyabiliyor. Aynı insanlar, kendi yaptıkları asabiyet

Notlar

Resim
Ay(na)’dan yansıyan nur, güneşin varlığına iman etmenin vesilesidir. Ay’ı nur kaynağı zanneden ya cahildir ya ahmak;ay’dan yüz çevirenin yüzü kara! *** Kâbe’nin bir köşesinde bir taş durur ve o Hacer’ul Esved’dir. Esved sevdanın da bir adım ötesidir aslında. Hacer’ul Esved’e ibadet edilmez, ibadete onunla başlanır. Ona dokunan Mevla’nın eline dokunmuş gibidir… O şahittir! Kâbe’yi Hacer’ul Esved’den ibaret sanmak körlüktür Ama Hacer’ul Esved’siz Kâbe’de tavaf dağılmaktır, dağınıklıktır. *** Put kırmaktan daha büyüktür büyük putun boynuna baltayı asmak, kırmayı da kırmaktır çünkü bu… Öyle bir kırmak ki, bir daha tarih boyu kelleleri yerlerde sürünmeye mahkûm kalır putların! Ve putperestlere kendi dilleriyle putlarını kırdırmaktır bu. *** Dünyasını İslam üzere kuran bir ümmet anlayışının yerini, dünyasında İslam’a da ‘lütfen’ yer veren bir pratik felaketin aldığı günlerdeyiz. *** Yol genişleyip hız arttığında artık en ufak bir hataya mahal yoktur, ufacık bir taş ya da m

Ne vadediyoruz?

Resim
Fertler ve toplum olarak kendimize, yakın çevremize ve hatta dünyaya ne vadediyoruz? Bir başka deyişle; kendimizden biz ne bekliyoruz, dost, akraba ve arkadaş çevremiz ne bekliyor? Yaşadığımız toplum bizden ne istiyor? Ne gibi umutlar var bizimle ilgili? Ya da yok mu? Umutsuz vaka mıyız? Düşünce ve hayat tarzı olarak kim bizden ne kadar umutlu ya da umutsuz? Mü’min ve Müslüman oluşumuzun sair insanlar için alameti farikası nedir? Hollanda’dan hatırlıyorum! Sıradan vatandaşlara sorulduğunda bizimle ilgili kalıplaşmış birkaç tarifleri vardı. Müslümanlar/Türkler söz verdiklerinde yerine getirmezler, randevularına vaktinde gelmezler ve sokaklarda kadınları erkeklerden 5 metre arkada yürür. Aksi örnekler elbette çok vardı ama önyargılı bakışlar her zaman en kötüleri tüm topluma şamil kılar. Yukarıdaki soruları kendi toplumumuz için cevaplarken, hepimizin aklına zaten saldırmak ve aşağılamak için bahane arayanların istemedikleri kadar malzeme verdiğimizi fark edebiliri

Bilmemek ayıp değil

Resim
Yaratıldığı günden beri insan için en cazip günah kibir olmuştur. Bunda şeytanın payı küçümsenemeyecek kadar çok olsa da, aslında biz kendimizi şeytan olmadan da yeterince şişirmeye meyyalizdir. Özellikle herhangi bir yetenek ya da gayret gerektirmeyen ‘bilgi’ konusunda birbirimizin eline su bile dökemeyiz. Çoğumuz hemen her konuda uzman olmasak bile en azından fikir beyan edecek, kanaat geliştirecek kadar bilgi sahibiyizdir. Hastabakıcılarımız en azından bir doktor kadar hakimdir konulara ya da siyasetçilerimiz bir alim kadar söz sahibidir din hakkında konuşmaya… Beden ve ruh temelli bu iki alandan örnek vermekten kastım diğer alanları varın siz hesap edin demek içindi. İtiraf etmek zor olsa da şöyle bir kendimizi yokladığımızda ne kadar çok şey bildiğimizi ve ne kadar çok alanda uzman olduğumuzu fark etmemiz işten bile değildir! Adımızın yanında bu alanlarla ilgili en üst rütbelerin olmayışı da hayatın bize attığı çelmelerden biridir zaten. Sahte bir doktorun canından etme