Kayıtlar

Mayıs, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Desinler diye iş yapmak

  Tamam dünyadır, insan da bu alemde kendine yontmaya ve kendi faydasına iş tutmaya meyyaldir. Elinden gelen, vicdanı ve imanı götüren veya erdemli sınırlara riayet etmeyenler için, dünyanın menfaatleri pek bir caziptir. Ve aslında; çöpten başkalarının işine yaramadığı için attıkları bir şeyi rızkını temin etmek için alan ile, kendince en kaliteli veya pahalı şeyi rızkını temin etmek için alan arasında neticede pek bir fark yoktur. Zira dünya, ahirete nispetle zaten büyük bir çöplük mesabesindedir. Hayatın en zor imtihanının dünyalıkları elde etmekte kolaylık olduğu gerçeğinin düşününce, geldiğimiz noktada, yokluk çekene mi varlıktan kudurana mı acımak gerekir, karar vermek kolay olmaz. Hele bir de, diğer insanların hayatlarına hükmetmek için gerekli imkanlara sahip olanlarımıza bakınca, intihan denilen kavramın, zorluk ya da kolaylığının, bakana ve baktığı açıya göre değiştiğinin idrak etmek kaçınılmaz olur. Bu gidişin herhalde en zor ve kendi tercihiyle dikenli hatta mayınlı yolda yü

Şehir insanı yoruyor

  Sabahın ilk ışıkları ile tarlasında ya da bahçesinde çalışmaya başlayan ve toprağa en yakın insanlar olarak hayatlarını terleri ile ikame ettiren insanların bedenleri yorulsa da ruhlarında yakaladıkları huzur ve sükûnet çok özeldir. Şehrin hengamesinden ve kirliliğinden uzak, toprağa ve yeşile yakın, rüzgarla direk muhatap olarak yaşamak, pek çoğumuz için artık hayallerde kalacak kadar uzak maalesef. Şehirde aldığımız her nefesle içimize çektiğimiz egzoz gazları, yere sürtünen her tekerlekten yükselen tozlar içimizi kirletirken; bağırtılar, motor sesleri ve hele de kornalar, kulaklarımızı ve beynimizi, dahası aslında benliğimizi yoruyor. Bu noktadan geri dönüş de yok! Yani, yarından sonra bu şartlar kısa zamanda değişmeyecek ve olumlu manada iyileşmeyecektir. Sanayileşmenin, büyük nüfusun ve sürekli dönen ekonomik çarkın dişlileri arasında çiğnenerek yaşamaya devam etmek zorundayız. Öyle ki; dünyanın en gelişmiş ülkeleri aynı zamanda en büyük çevre katliamlarına imza atarlar, en kirl

Gaziantep Büyükşehir’den ağaç kıyımı

  Söze geldiğinde hepimiz çevreci ve doğasever hatta bu konularda örnek bireyleriz. Yeşile ve doğaya zarar vermek bir yana, attığımız her adım, yaptığımız her işte bu konularda ileriye dönük olumlu planlar yaparız. Pratikte ise biraz işler söylediğimiz gibi gitmez. Bunu da hemen hepimiz biliriz. Benzer işlerden biri olarak son dönemde şehrimizde büyük parklarda gördüğümüz bir garipliğe dikkat çekmek istiyorum. Şehir merkezinde yer alan ve adeta akciğer mesabesinde oksijen üreten, dev parklarda yer alan asırlık ağaçların başına gelenleri şaşkınlık ve endişe ile izliyorum. Her biri yaklaşık 30-40 metre boyunda ve bulundukları parklara, yaz sıcağında bir şemsiye gibi gölge sunan, rüzgarın ve iç açan serinliğin kaynağı bu muhteşem ağaçların boyunlarının vurulmasını anlamakta ve anlamlandırmak zorluk çekiyorum. Geçen sonbahardan bu yana fark ettiğim bu kıyımın sebeplerini sorguladığımızda, belediyeden yapılan; “mahalle baskısı nedeniyle ertelenen gençleştirme işlemi” şeklinde bir açıklama g

Kadirşinas olmalı insan

Resim
Yaratılışımız gereği, isteklerimizin sonu olmaz. Ta ki, ölüm meleği gelip kapımıza dayanıncaya kadar hatta o anda bile bitmez. Hep içimizde bir hayıflanma, bir keşke fırtınasıdır eser durur. Baksanıza; idam mahkumlarına bile, son bir isteği olup olmadığı sorulur. Gerçi bu ne kadar anlamlıdır, onu bilmek istemezdik. Öyle ya biraz sonra canına kıyacağınız birine istek sormak nedir? Ve fakat, belki de hayattan ayrılma anından birkaç nefes önce bir arzusunun yerine getirilme umudu bile insana ölüm acısını hafifleten bir sebep verebilir. Son anımıza kadar bitmeyecek isteklerin sahipleri olarak, günlük hayatta karşılaştığımız ve rahatsız olduğumuz için değiştirilmesini istediğimiz konuların da bitme ihtimali pek yoktur. Ne muhatap olduğumuz insanlar, ne de hizmet veren kamu kurumlarının bizi memnun etmeleri pek rastlanmış bir şey değildir. Hep daha iyisini, daha çoğunu, daha güzelini, daha ucuzunu istemeye devam edebiliriz. Bunda bir gariplik yok, zira insanız. Hayatta kalmaya ve bu

Bayramınız mübarek olsun

Resim
  Biz Müslümanlar hayatın her alanında, sevinç ve hüzünleri ya da kar ve zararları sadece dünya temelli bakmayanlar olarak; Ramazan ayının bitmesi ile artık farz olan oruç ibadetinin sona ermesi ve kendimiz için affedilenlerden olma umudumuz nedeni ile bayram ediyoruz. Hatta daha da açık ifadesi ve sırrı ile, hiçbir sebep olmaksızın da sadece Alemlere rahmet Muhammed(sas) Ramazan ayı bitiminde bize bayram ilan ettiği için bayram eder ve hikmetini bilmeden de seviniriz. Tıpkı Ömer bin Hattab(r.a.)’ın kendilerini ağlarken bulduğunda, Rasulullah(sas) ve sadık dostu Ebu Bekir(r.a.)’a söylediği gibi: “Sizi ağlatan sebebi söylerseniz ben de ona ağlayayım, söylemeseniz de zaten siz ağladığınız için ben ağlayacağım.” Biz sebepsiz sevinçlerin ve nedensiz hüzünlerin paylaşılabildiği ümmetiz. Sorgulamadan ortak olunacak çok şeyimiz vardır bizim… Ne ki; üzüntülerin sosyal medyadan ve haber servisleri üzerinden çok hızlı ve anında ve tam zamanlı olarak paylaşıldığı çağımızda, sevinçler ko