Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Güzel yemek yoktur!

Kargaya yavrusunun şahin göründüğünü biz uydurmuşuzdur. Karga nasıl göründüğüne bakmaz halbuki yavrusunun... Annedir ve olay bitmiştir! Yavrunun herşeyi tatlı ve güzeldir. Anneleri farklı kılan nedir diye çok düşünüyorum... Yaratan bize kendinden sıfatlar vermiş. O Semi'dir, biz de işitiriz. O Basar'dır, biz de görürüz. O Hayy'dır, biz de yaşarız. O Muhalefet'un lil-Havadis'tir, biz de birbirimizden mutlaka bir yönümüzle ayrıyız. O Alemlerin Rabb'idir, biz sahip olduklarımızın efendileri... Bu örnekleri uzatabildiğiniz kadar uzatın, sonuçta ortaya çıkan O'nun bize kendi sıfatlarından birer parça verdiğidir. Bütün bu sıfatlar herhangi bir cinsiyet ayrımı olmaksızın herkese verilmiştir. Bir tek sıfat var ki o sadece annelere özeldir. Sadece ve yalnızca annelerin bağrında yaratılır yavrular! Ve yavrularını en çok hep anneler sever, en çok anneler düşünür, en çok anneler ağlar. Kimsenin gönlü bir anne kadar rikkat sahibi olamaz evladına karşı ve kimsenin kulakla

Kırmızı ışıkta durmak caiz midir?

Dünyada bir müslüman için aslolanın dinini ikame etmek -yaşamak ve yaşanmasına engel olan gerekçelerden uzak olmak- olduğunu hatırlayarak söze başlayalım. Her ne gerekçe ile olursa olsun dinini yaşayabileceği bir ortam edinmek de bu anlamda her müslümanın kişisel bir sorumluluğudur. Gayr-i müslim bir ülkede ikamet etme durumunda bulunan müslümanların bile nerede ne şekilde dinlerini ikame edecekleri konusunda üzerlerine düşeni yapmaları beklenir. Örnek olarak namazın cemaat ile ikamesi için mescidler inşa etmek yahut çocuklarını islam üzere yetiştirmek gibi.. Bunun yanısıra böyle bir ülkede yaşayan müslümanların tabi oldukları hukuk ile alakalı dinlerinden kaynaklanan bazı sınırlamalara ya da serbestliklere de muhatab olmaları kaçınılmazdır. Şunu hemen tespit ederek sözlerimize devam edelim: Bir müslüman anlaşmalı olarak (pasaport ve vize ile ya da vatandaşlığına geçerek) bir gayr-i müslim ülkede ikamet ederse, bu şahsın o ülkenin asayiş ve sair kanunlarına tabi olması sebebiyle ortaya

Tehlikeye atmak mı dediniz?

Hicri takvim 52. yılı (bazı tarihçiler 50 veya 55 olduğunu kaydederler) gösterdiğinde islam orduları Kostantıniyye'yi kuşatmıştı.. Hayatlarını Allah'ın dinine adamış sahabeler Sevgili(sav)'nin Rabb'ine irtihalinden sonra Medine'de durmayıp en uzak seferlere kadar katılmışlardı ki; Kostantıniyye seferi de bunlardan biridir.  Ebu Eyyub Halid bin Zeyd(ra) ya da bizim bildiğimiz adıyla Eyyub el-Ensari de bu orduya katılan erlerden biri idi. Sefere katılanlardan Ebu İmran şöyle anlatıyor: Biz Kostantiniyye seferindeydik. Mısır ordusunun başında Ukbe bin Amir vardı. Şam ordusunun başında Fudale bin Ubeyd vardı. Kostantiniyye’den büyük bir ordu çıkarak saf tuttu. Biz de onlarla savaşmak üzere saf tuttuk. Müslümanlardan bir kişi Rumlara hücumda bulundu; onların arasına tek başına daldı, sonra dönerek geri geldi. Halk o kişiye bağırarak, 'Subhanallah! Bu kişi kendi eliyle kendisini tehlikeye attı' dediler ve Bakara suresinin 195. ayetini okudular. Bu sözler karşısınd

Allah adına karar vermek!

İnsan olarak sürekli etrafımızda olan bitenle ilgili kararlar, hükümler vermekteyiz. Müslüman olarak ise çevremizde olanları vahiy kaynaklı bir literatürle okumak mecburiyetindeyiz. Özellikle mevzubahis olan kavramlar direk Allah Teala ile ilgili ise bu nokta çok daha önem kazanır. Zira O'nu kendisinin razı olduğu ile isimlendirmek, sıfatlandırmak veya tefekkür etmek şarttır. İnsanların Allah Teala karşısındaki durumlarına gelince bunları da yine O'nun razı olduğu şekilde yapmak imanın bir gereğidir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken husus uhrevi ve dünyevi ya da zahir ve batın gibi iki ayrı yüzü olmasıdır. İnsanlar bizim gözümüzde yani dünyalık/zahide kimdirler ve ne ile isimlendirilirler sorıusunun cevabı yine vahiyden alınmalıdır. Bu isimler hemen hepimizin bildiği mu'min, kafir veya munafık kavramlarıdır ki kendi içlerinde çoğalsalar da temelde bu üç sınıf vahyin insanları dünyada isimlendirme metodunun temelidir. Ahiretteki hallerini ise Allah Teala bilir! Biz insanlar