Kayıtlar

Çevre etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bazı duyarlar duyulmasa da olur

Resim
İnsanın algısı seçicidir malum; kendine cazip ve değerli geleni, işine yarayacak olanı, kullanılabilme ihtimali çok görüneni ya da başına bela olanı, canını sıkanı, rahatsız edeni daha çabuk görür, daha çok kulak kesilir, daha hızlı düşünür, daha yüksek sesle dillendirir. Bütün duyguları bir senfoni gibi dengeli ve yerinde harekete geçebilen insanlara biz peygamber diyoruz ya da onlara benzeyen veliler, sonra derece derece diğer değerli insanlar geliyor. En sona da, her an bir duygu ya da düşüncesinde değişimler yaşanan, gidip gelmeleri çok, bazen de gelemeyip kalmalarıyla meşhur, bizim gibi sıradan insanlar geliyor. Artık algı ya da duyarları takıntıya dönüşmüş, hayatı ve olayları bir bakış açısıyla değerlendirmeye adapte olmuş, bazı söylemlere ve eylemlere nefes alıp vermek gibi bağımlı bir hayat yaşayanlarımız bile var. Gökyüzü bulutlansa acaba batıda havalar nasıl diye o tarafa bakanlar mı dersiniz; uzak batıda bir kibrit parlasa yüreği yananlar mı istersiniz?

İyiliğin Anahtarı: Merhamet

Resim
Hayatın temel onuru, iyiliktir. Her türden, her ırktan, her görüşten ve dinden insanın ortak iddiası iyiliktir çünkü. İyilik büyük bir iddiadır ve her iddia gibi ispata muhtaçtır. Sorabilseydik kendisine, Firavun da iyi olduğunu iddia edecekti yahut Nemrud. Ebu Cehil de kendince iyi idi ve yaptığı her şeyin mantıklı bir açıklaması vardı. Firavun insanlara tanrılık ediyordu, yedirip içiriyor dahası onun istediği yaşıyor, istemediği ölüyordu. Nemrud da hakeza öyleydi. Ebu Cehil derseniz, hacılara su veriyordu adam, Kabe’ye en pahalı kilimleri o örterdi hatta. Ama zalimdiler, sayısı belirsiz insan, onların zulmünden paylarını aldılar. Acılar çektirdiler insanlara ve hakim oldukları topraklarda zarar vermedikleri canlı türü, neredeyse kalmadı; hayvanlara da acımadılar, bitkilere de… Güç ve imkan onlardaydı ama eksik olan, onların iyi olmasına ve tarih boyunca iyilerden olarak anılmalarına engel olan bir şey vardı. Her şeyin kendisi ile başladığı bir şey, iyiliğin kend

Fıtrat ile savaşan kaybetmeye mahkumdur

Resim
Eskiler, yılları büyük olaylarla özdeşleştirir ve o yılları adeta bir tür tarih başlangıcı ya da dönüm noktası gibi kullanırlardı. Seferberlikten önce ya da seferberlikten sonra tabirleri, milattan önce ya da sonrasının kullanılmadığı evlerde, hayatın dönüm noktasını işaret ederlerdi. Bir yıl ya da günden değil hayatı değiştiren, bir şeylerin eskisi gibi olmadığı zaman diliminden bahsedilirdi. Kimse saat ya da takvimle ilgilenmezdi zira. Ne zaman doğduğumuz mevsimlere bağlıydı; kimimiz güzün bağ bozumundan evvel, kimimiz Arap devenin karnından çıkınca doğmuştuk. Bu adet bize has değil elbette. Allah(cc), insanlara unutamayacakları bir olayla asıl unutmamaları gereken önemli hadiseyi öğretir gibi; son Nebi(sas) doğmadan önce, Mekke halkını hafızalarına kazınacak, Fil Ashabı’nın işgal ve Kabe’yi yıkma girişimine şahit etmişti. Annem de böylesi bir zaman dilimleri yaşamıştı ve bazı olayları onlarla anlatırdı. Büyük kardan önce veya büyük kardan sonra dikilmişti bazı