19 Şubat 2018

Kimi ne kadar sevmeli?

İnsan, evet belki akıllıdır, zekidir, yetenekleri vardır, tasarlama ve hesap etme yetisi çok gelişmiştir, eğitim aldığında bir çok konuda uzmanlaşabilir. Kendimize ait beceri ve marifetlerin sayılmakla bitmemesi çok normal, zira Allah(cc) bizi aleme efendi olsun, üstün olsun, hükmetsin, halifesi olsun diye yaratmıştır. (bknz. Bakara 30)

Bir de bize hisler vermiştir ki; bazen aklımız ve becerilerimiz devreden çıkabilir, aldığımız eğitimler anlamını kaybedebilir ve biz bir anda vahşi bir hayvandan daha aşağılık bir katile yahut munis bir kediden daha sakin bir yapıya bürünebiliriz.

Severiz, kızarız, nefret ederiz, çıldırırız bazen öfkeden yahut düşmanlıktan... Gözümüz kör olur bazen! Açık gözlerle göremeyiz bazı gerçekleri de sapıtırız, dengemiz kayar, dünya tersine dönüyor gibi tepkiler veririz.
Bu kadar etkin hisleri başıboş bırakmamız en başta insanlığımıza yakışmaz. Öyle ya biz dünyaya etkisi ve katkısı olan her şeyi idare etmek isteriz. Halifeyiz ya! Mümkünse hisleri de kontrol edelim isteriz.

Kim kimi ne kadar sevecek ve ne kadar kimlerden nefret edilecek?

Bu değerli alanı Allah(cc) mutlak olarak doldurmuştur. Duygularımızı yahut ıstılahi adıyla hevamızı bu dine ram etmedikçe imanımız arızalıdır ve arızalı bir imanla cennete gidilemez! (bknz. Furkan 43, Casiye 23)
En çok Allah(cc)’i severiz! Bu her birimizin iman, idrak ve takvasına göre değişen bir sevgidir. Bazılarımız tüm bilgi edinme, idrak etme yollarının üstüne bir de gözleriyle görmüştür, öyle sever ve artık dünyayı terketmek O’na büyük dosta kavuşmak gelir. Rasulullah(sas) gibi...

Bazılarımız görmüş kadar kesin bir tasdikle iman eder ve kudret, azamet ve nimetleri karşısında tam bir teslimiyetle teslim olur Rabb’ine.

Bazılarımız için sevgi itaate bile sebep olmaz, dilinin ucuyla sever bazımız ve bu sevgi hiç bir karşılığa götürmez, hiç bir katkı sağlamaz sahibine.

Allah(cc)’in sevgisini kaybetme korkusu diye de tarif edilen takva, her birimizin sevgisinin en net ölçeğidir aslında; kim Allah(cc)’i ne kadar sevdiğini görmek istiyorsa amellerine baksın, takvası ne kadar ise o kadardır...

Hemen takvanın tarifine buradan atıf yapalım; takva, dikenli bir yolda yürürken elbiselerini dikenlerden korumak için toparlayarak, dikenlere basmadan yürümeye çalışmaktır. Dikenler, Allah(cc)’in rıza ve muhabbetini kaybettiren her türlü yasaktır.

Ve tabii ki muhabbetullahın en net göstergesi Kur’an tarifiyle, Rasulullah(sas)’e uymaktır.

De ki: ‘Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.’ (Ali İmran 31)

Sevginin en güzel göstergesi hiç tereddütsüz itaattir, zira itaatsizlik sevdiğinin sevgisini kaybetme ihtimalini ortaya çıkartır ki, hiç bir samimi sevgi sahibi bunu göze alamaz. İnsanlar karşısında bile bu böyledir, annesinin sevgisini kaybetme korkusu evlat için en önemli uyarıdır. İnsan fıtratı, sevdiğininin muhabbetini kaybetme korkusu ile yaratılmıştır.

Allah(cc)’den sonra en çok sevilecek varlık, Allah(cc)’in Rasulü Muhammed(sas)’dir. Bu hususta kalbinde imandan bir zerre bulunan kimsenin şüphesi olmaz. Kitab-ı Kerim olan Kur’an ve bu dinin ilk neslinden aktarılan muhabbet örnekleri bu konuda yeterli delil ve emir sunmaktadır. Akıl sahiplerine başka bir yol gerekmez. (bknz. Tevbe 24)

Diğer insanlara gelince, sevginin ölçüsü; onların Allah(cc) ve Rasulü(sas) için ne kadar sevgili olduklarıyla alakalıdır. Kim, Allah(cc) ve Rasulü(sas) katında değerli idiyse veyahut bizim değerlendirebildiğimiz zahiri ile değerli görünüyorsa bizim için en çok sevilecek insandır.

Bu anlayışla sair insanların en değerlileri sahabe olur ki onların da içinden Rasulullah(sas)’e yakınlıkları ve muhabbetleri ile temaruz edenler vardır. Sahabenin tabakatı konusu İslam tarihinin önemli bir konusudur.
Sonra onlardan sonra gelen tabiin, tebaut’tabiin ve sonra devam eden selefi salihin olmak üzere insanlar bizim için tabaka tabaka değerlidirler. Bugüne kadar uzanan sahih ve sağlam Ehli Sünnet çizginin salih ve muttaki mensupları bizim için ayrı ayrı değerli ve sevilecek insanlardırlar.

Esas olan ölçüyü kaybetmemek önemlidir; kimin ne kadar sevileceği Rasulullah(sas)’den başlayarak kendi hocalarımıza kadar gelir. Her birimiz sevdiklerimizin hesabını verebilecek kadar sevdiğimizden emin olmalıyız. Kalplerimizde yer verdiğimiz insanlar bizim din ve dünya hayatımızı yönlendireceklerdir. Bu konuda hassasiyet göstermemiz hem dinimiz hem de dünyamız için önemlidir.


Allah(cc) için sevmek ve Allah(cc) için buğzetmek imanın da alametlerindendir. Kimi ne kadar seveceğimiz konusuna bir giriş yapmış olalım, nefret edileceklere ise hiç yerimiz kalmadı, kalmasın da zaten...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...