11 Ekim 2018

Ne vadediyoruz?


Fertler ve toplum olarak kendimize, yakın çevremize ve hatta dünyaya ne vadediyoruz?

Bir başka deyişle; kendimizden biz ne bekliyoruz, dost, akraba ve arkadaş çevremiz ne bekliyor?

Yaşadığımız toplum bizden ne istiyor?

Ne gibi umutlar var bizimle ilgili?

Ya da yok mu?

Umutsuz vaka mıyız?

Düşünce ve hayat tarzı olarak kim bizden ne kadar umutlu ya da umutsuz?

Mü’min ve Müslüman oluşumuzun sair insanlar için alameti farikası nedir?

Hollanda’dan hatırlıyorum! Sıradan vatandaşlara sorulduğunda bizimle ilgili kalıplaşmış birkaç tarifleri vardı. Müslümanlar/Türkler söz verdiklerinde yerine getirmezler, randevularına vaktinde gelmezler ve sokaklarda kadınları erkeklerden 5 metre arkada yürür.

Aksi örnekler elbette çok vardı ama önyargılı bakışlar her zaman en kötüleri tüm topluma şamil kılar.

Yukarıdaki soruları kendi toplumumuz için cevaplarken, hepimizin aklına zaten saldırmak ve aşağılamak için bahane arayanların istemedikleri kadar malzeme verdiğimizi fark edebiliriz.

Tabii ki; sadece önyargılı yahut bizzat düşmanca yaklaşanların değil tüm insanların bakışlarının ölçü olamayacağını unutmuyorum. Ancak bir adalet ve emniyet toplumunda yaşamak için onların da bizden emin olmaları gerekiyor.

Başkalarının ne olduğundan ve bizden ne beklediğinden bağımsız olarak; biz, kendimize ve toplumumuza emniyet ve güven vadetmek zorundayız.

Kendimize vadetmediğimiz ve yerine getirmediğimiz bir erdemi başkalarına gösteremeyeceğimizi biliyoruz. Bu sebeptendir, nefsini hesaba çekmek ve bu sebeptendir, tefekkür ve tezekkürün bu kadar değerli oluşu…

Muhataplarına emniyet hissi vermeyen birinin ağzından dökülen güzel sözün değeri, pis bir kapta sunulan enfes bir yemek kadardır.

Büyük hedeflere ve büyük cümlelere gerek yok! Biz önce kendi nefislerimize sonra çevremize karşı dürüst olacak ve ahlaklı davranışlar sergileyeceğiz. Bunu birilerinin hoşuna gitsin için değil, öyle olmamız gerektiği için yapacağız. Hoşumuza gitmese de, birilerini rahatsız etse de…

Söyleyecek sözü olan ve sözü dinlenen kim varsa, fertlere ve topluma ahlaklı olmayı tavsiye etsin; emniyet ve adaletin temeli ahlaktır zira.

Kendimizden emin kılamadıklarımıza vadedecek başka bir gerçeğimiz olamayacak!

‘Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmediği kimsedir. Muhacir ise, Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir.’ (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai)

Kanun budur, ölçü budur, gerisi boş laftır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...