Bir alanda uzmanlık, yeterlilik, bilgi sahibi olmak gibi
temel kıstasların göz ardı edilmesi, işin ehline değil, göz boyamayı ve akıl
çelmeyi iyi becerenlere verilmesi, toplumların felaketlerinin temelidir. Bu
konuda ne dinin ne dünyanın bir farkı yoktur.
Emanetin ehline verilmesi, işin bilene yaptırılması, en çok
idari meselelerde dikkat edilen bir konu olsa da, hayatın bütün ayrıntılarında
geçerli bir hakikattir.
Kim evine tesisattan pek iyi anlamayan bir sucu ya da
elektrikçi gelsin ister ki, ya da kim doğru düzgün Kur’an okumayı bilmeyen
birinin ardında namaz kılmayı?
Belediye işleri; çeşitliliği ve insanlara yakınlığı
nedeniyle, eksiklerinin en çok ve kolay görüldüğü alanlardan sayılabilir. Şikayetler
genelde bitmez ve mutlaka memnun edilemeyen bir kesim bulunur. Bunun en aza indirilmesi
hedeflenir ve çoğunluğun memnuniyeti büyük başarı sayılır.
Bazı konular ise, yıllar yılı dillendirildiği ve
dertlenildiği halde, garip bir şekilde, aynen devam ettirilir. Bunların ilk
sıralarında yer alanlardan biri olan yeşil hassasiyeti modern kentlerin
vazgeçilmez tartışmasıdır.
Belediyelerden hep daha fazlası istenir, çünkü ne yapılsa az
gelmektedir. Bu arada mevcudun korunması ve doğru bakımların uygulanması da, en
az daha fazlasını istemek kadar önemlidir. Bakımsız ve verimsiz çokluğun bir
değerinin olmayacağını herkes bilir ve kabul eder.
Öyle ya, şehirde balta girmemiş bir orman inşa edemezsiniz!
Elbette bir şekil ve düzen verilecek ve mecburen insan elinin değdiği her
alanda olduğu gibi, bu alanda da hatalar yapılacaktır.
Ve fakat, ağaç budamayı bir türlü öğrenemeyen
belediyelerimizin, gözlerimizin önünde işledikleri yeşil katliamına da
birilerinin artık dur demesi gerekiyor.
Budama işini, modern çağın anlayışı ile; birilerinin yolunu
kesmek, elini kolunu koparmak, ayağını kırmak, işini engellemek, hayatına darbe
vurmak gibi vahşi yaklaşımlarla anlayarak pratiğe döktüğünden korktuğumuz pek
sayın belediye yetkililerimizin, ağaçlarını dallarını rastgele ve kendilerinde
güzel bir tarzda hoyratça kesmeleri olarak anlamalarından rahatsızız.
Eline yeni makas alan acemi bir berber gibi, saçın uzun
kısımlarından kesintiler yapmak, kendince bir şekil vermek bile, yapılan bu
budama saçmalığından güzel ve kolay anlaşılır bir iştir.
Örneklerini sık sık şehrimizin parklarında gördüğümüz bu, ne
idüğü belirsiz budama metodu ile, yaşlarını tahmin etmekte zorlandığımız yüce
ve değerli ağaçların yüzlercesinin, bir nevi idam edilir gibi, başlarının
kesilmesi ciddi bir olaydır.
Ağaç işlerinden birazcık anlayan hele de köylü geçmişi olan
herkes bilir ki; kalın dalları herhangi bir sebeple kesilen ağaçlar, bunu zaman
içinde iyileştirilemez bir yara olarak içlerine kadar alır ve çürüyüp
yıkılırlar.
Bir başka deyişle, ana dalları kesilen ve yeni sürgünlerle
hayata tutunmaya mecbur edilen yüzlerce ağacın pek çoğu, önümüzdeki on yıllar
içinde çürüyüp yıkılacak ya da kesilmek zorunda kalınacaktır. Tabi o sırada, şu
an görevde olanların nerede olacağını kimse tahmin edemeyeceği gibi, zaten
hesap soranı bırakın, sebebini düşünen bile olmayacaktır. Olan şehrin
ağaçlarına olacak ve bu şehrin gelecek nesillerine kalacak yeşilliğin harap
edilmesinin telafisi mümkün olmayacaktır.
Şehir merkezlerinde bulunan park alanlarının ve yeşilliğin,
mümkün olan en doğal haliyle korunması gerekiyor. Bunun yolu ise, ağaçlarının
boyunlarını vurmak hiç değil!
Bu arada, geçen hafta sonu yani 5 Haziran Cumartesi, Dünya
Çevre Günü idi. Bütün etkili ve yetkili şahısların doğaya, çevreye, ağaçlara ve
atıklara dikkat çektikleri bir gün oldu. O gün boynu vurulan yüzlerce ağacın
olduğu bir parkın hemen yakınlarında basın açıklamaları bile yapıldı.
Günümüz insanı, hayatla ve onu destekleyen unsurlarla dalga
geçmeye devam ediyor. Yeni neslin “ölmeyi bayılmak sanması” gibi, büyükler de
çevreyi sözle koruyabileceklerini düşünüyorlar.
Oysa yapılması gereken çok basit bir şey var! Öncelik,
keyfiniz ya da sorunlu estetik bakışınız değil doğallık olmak zorunda ve her
alanda olduğu gibi, şu budama işini de ehline vermek mecburiyetindesiniz!
Bu arada meyveli ağaçlar, verimliliği artırmak için budanır
ve bu konuda şehrin büyük adamlarının hiç bilmediği ve bilemeyeceği
incelikleri, belki de okuma yazma bilmeyen köylü büyükler bilir. Meyvesiz
ağaçlara şehrin doğasına ve görüntüsüne hem estetik hem de uzun ömürlü nefes
katkısı yapmaları için verilecek şeklin, onları rastgele kesmek olmadığını
anlamak için, bu ülkenin yeterli orman mühendisi olduğunu düşünüyorum.
İdarecilik; halkın “bugün ve yarınlarının, dünya ve
ahiretlerinin” hayır ve menfaatlerine uygun işler yapma sanatıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder