29 Temmuz 2012

Tek Kale Maç!

Ahmat Altan, Dini alanı kastederek "bizim de o bahçelerde arada bir dolaşmamızın kime zararı var?" demiş. Ateist olduğunu iddia eden Altan ve benzerlerinin Dini alanda gezinmelerinin bir zararı yok. Ayrıca eleştirilen bu gezinme çabası da değil! Eleştirilen, misafir olunduğu beyan edilen alanda, sizce paylaşılmayan anlam haritalarına bağlı İnsanlara, o haritalara dair ahkam kesmek!

Çocukluğum Almanya'da geçti, orayla hala temasım var. Türkiye ile paralel din karşıtı akımları başta Almanya merkezli hala takip ederim. Batılı bir ateist, deist ya da agnostik ile varoluş, dünyayı algılayış, hayata bakış vb konuları müzakere ettiğinizde şunu görürsünüz:

1-Anti-Teist değildir.
2-Yaşamını İncil-Tevrat'ı yanlışlamaya vakfetmemiştir.
3-Bireysel pozisyonunu kendi kaynaklarına dayandırabilmiştir.

İstisnalar elbette vardır ama bu 3 hususu genelde görürsünüz ve bunlar içinde bence en önemlisi 3.maddedir. Ve Türkiye ateistinde bu yoktur.

Bunu, kendilerini Türk ateizminin kalesi ilan etmiş td forumlarında, forum.ateizm gibi bir küfür/hakaret çukuru ve benzeri bazı alanlarda, defalarca müşahede etmiş ve kendi çapında bunlarla mücadele etmiş birisiyim. Bu İnsanlara daima şunu söyledim: Ben ve kaynağım, buradayız. İslam ve tarihi, ahlakı, kaynakları ortada. Kur'an elinizin altında, Peygamber ve sünneti malumunuz. Bunları alabildiğince eleştiriyorsunuz. Varolan kollektiviteden hareketle bunlarla beni ve diğer Müslümanları da, kendinizce yargılayabiliyorsunuz. Peki ya biz? Biz sizi eleştirirken neyi mihenk alacağız? Ortaklaştığınız bir kaynak mevcut mu? Kendinizi tanımlamak için öteki kıldığınız İslam dışında bir kaynak mevcut mu? Mevcutsa kimi davranış&pozisyon alışlarınız o kaynak ile örtüşüyor mu? Bu ve benzeri sorulara müspet cevaplar alamadık.

Kısacası ortada tek kale bir maç var. İslam ve kaynakları, değerleri üzerinden Müslümanlarla yapılan tek kale bir maç.
Türk ateizminin Din eleştirisi bahsinde faili olduğu en büyük hokkabazlık budur! Bu bağlamda en can alıcı konu da Ahlak bahsidir.
Ahmet Altan'ın da sık sık yaptığı "ahlaki tenkit" konusu anti-teist ve aslında anti-İslam Türk ateistinin en sık başvurduğu konudur.
Bu silaha sık sık başvururken akış daha önce ifade ettiğim "tek kale maç" zihniyetinde cereyan eder.

Ateist bu taaruzda ahlaki referansını ortaya koyma, böylece ahlaki tenkide ne denli ehil olduğunu beyan etme mükellefiyetinden kendini sıyırır. Tek kale maç risksizdir, mağlup olmak mümkün değildir. Bu silahın, imtiyazın elinden alınmak istenmesine ateist çok buzulur, sinirlenir.

Oysa ben, muhatabımla o ancak ahlak eleştirisi yapabilme ehliyetine sahip ise bunu müzakere etmeliyim. Bunu tespit edebilmek için de onun ahlakının kaynağını, neye refere ettiğini bilmeliyim.

Muhatabımın ahlaki referansı, üzerinde ortaklaşma bulunan bir değerler manzumesi midir, yoksa son tahlilde kendisine refere eden şahsi pozisyon alışı mıdır? 1. ise tartışmanın bir anlamı vardır, 2. ise tartışmanın bir anlamı yoktur, çok daha muhimi muhatabın ahlaki tenkit ehliyeti bulunmamaktadır. Genelde iyi-kötü kabulleri olarak ifade edebileceğimiz ahlaki yargılar kişinin nefsine dayanıyorsa bu ancak o kişiyi bağlar. Ben bunu neden kıymetli göreyim ve o kişinin x tutumu ahlaki, y tutumu gayrı ahlaki bulmasını neden dert edineyim? Mesele temelde budur.

Sözü Altan'a getireceğim. Ahmet Altan'ın sözlerini değersiz kılan şey, onun ateist olması değil, hangi referansla Müslümanların ahlakını eleştirdiğini beyandan kaçınmasıdır. Andığım forumlarda, materyalist bir ateistin örneğin çok eşliliği hangi referansla eleştirdiğini izah edememesi, daha doğrusu "referansım" dediği değerlerin, bu eleştiri ile ilgisizliği gibi, Altan'da hangi anlam haritalarına yaslandığını, bu haritanın nefsinden başka bir referansı olup olmadığını ortaya koymadan büyük otorite kürsüsünden muhataplarını yargılıyor ve ne hazin, bir Allah'ın kulu da çıkıp "dur bakalım, sen bu işe mezun musun bir görelim" demiyor.

Dolayısıyla mesele Altan'ın söylediği gibi “Bir dinsiz bizi nasıl dinle yargılar” meselesi değildir. Mesele, yaşadığı toplumdan miras/ödünç aldığı değerlerin farkında olmadan ve o değerleri paylaşmadığını da beyan etmiş iken, o değerlerden başka bir referans da zikretmeden kişinin, o değerlere bağlı olduğunu iddia eden insanları eleştirme garabetidir.

Bu, bu kadar açık seçik bir çelişkidir.

Altan, tek kale maç imtiyazının verdiği risksizlik öz güveni ile, cephaneliğini doldurduğu kaynağı bombalama gibi fikri bir sefalet içinde.

Hüseyin Akdoğan @hakdogan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...