27 Aralık 2020

Garipliğin fotoğrafı


Eğer bu yazının üstündeki fotoğraf olmasaydı, bu manzarayı anlatmak için ne edebiyatlar parçalamak gerekirdi. Ne çok söz lazımdı şu karedeki garipliği anlatmaya. Çadırları, çadırların ardındaki gerçekleri, çocukları, çocukların gönlündeki garipliği...

Yerdeki çamurların yağmurun hatırası olduğunu söylemeye utanır insan. Ayaklarına sardığın naylonların geri dönüşümü zor atıklar olduğunu düşünür modern insanlar.

Eteğindeki kelebek desenlerini tasarlayan elemanın ruh dünyasında karşılığı büyük ihtimalle, küçük mutluluklar olabilir ama senin kelebeklere benzeyen tek yanın kısa bir hayatta çok uzun yaşamaklar olsa gerek. Bir de tabi kelebek kadar narin çocukluğunun, gaddar ayaklar altına düşürülmesinin hikayesi var.

Ellerini birleştirmiş bir kızın çaresizliğini ve kimsesizliğini anlatmak için başka cümleye gerek kalmıyor aslında. Boynunun büküklüğünü de ekleyin üstüne, bir de tabi bakışlar...

Ah kızım bakışların kayaları eritir de çağın zalimlerinin yüreğine dokunamaz. Onlarda çelikten mamul, demirden soğuk bir kalp var. Yürekleri yok, olsa idi azıcık yanardı. Kalp var onlarda, sade bir kan pompası olan, mekanik bir alet.

Bir de böyle bakıp geçenlerin kayıtsızlığı, umursamazlığı var; gaddarlık mektebine yeni kayıt yaptırmış acemi öğrenci gibi bakıp geçenlerin teorik aldırmazlığı, acıyan bir bakıştan ibaret kalan vicdan temizleme aracı olan merhametsizliği, el uzatmaya tenezzül etmeyen bir tür Karun cimriliği, seni ve garipliğini de kullanan çağdaş insan onursuzluğu, lafını çok ettiğimiz ama zamanı bir türlü gelmeyen devrimciliği, insanların maskeleri ve tiyatro temsilleri var.

Senden adalet ve merhamet savaşçılarına miras bir intikam kalır. Küçük ihtiyar, vasiyetin yazılmıştır gönüllerde..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...