Toplumlar devasa birer yapı gibidirler; temelleri,
duvarları, çatısı, iç teşrifatı, dış süslemesi, mutfağı ve hatta ahırı olan bir
yapı. Aklınıza gelen her parçayı ekleyebilirsiniz. Hapishanesi, hastanesi,
kütüphanesi de olan kocaman bir tek yapı.
Temelleri hayatın olmazsa olmazları ile atılan bir yapının,
duvarları halkların gelişme ve çoğalmalarıyla yükselir. Çürük tuğlalar, eksik
malzemelerle inşa edilen duvarların ne sıcaktan ne soğuktan korumadığını herkes
bilir. Hatta en ufak bir sarsıntıda ilk önce bu duvarlar yıkılır. Yine de eğer
sağlam kirişleri varsa binamızın ayakta kalır bir şekilde. Kırık dökükte olsa
dikilmeye eder.
Bir şekilde her bir katı, her bir duvarı birbirine bağlıdır,
bağlanmayan o yapıdan sayılmaz zaten. Olsa olsa müştemilat olur. Arada bir
kullanılan ama çoğunlukla uzak ve sevimsiz.
Toplumumuzun hayatta kalmasını temin eden kanı hakim
zihniyetin bakılına göre şekillenir. Kapitalist bir sistemde yapıları ayakta
tutan para iken, komünistlerde devlettir. İslam’da ise adalet ve merhamettir.
İnsanların münasebetlerinde birbirinin hukukunu gözetmesi,
kul hakkı kavramının ağırlığı, karşılıksız yardımlaşmanın övgüsü, farz
olanlardan başlayarak nafilelerle devam eden bir ibadet halkası olarak sadaka müessesi,
yardımlaşmanın hayatın bir parçası olduğu komşuluk hukuku, akrabaya sahip
çıkmayı vazife gören sıla-ı rahim emri ile İslam!
Hayatın her alanında, hassas bir cerrah neşteri gibi; can
acıtan, iltihap üreten, baş ağrıtan, diz büken, bel kıran ne kadar sıkıntı
varsa hepsine müdahale yollarını açan, gösteren, emreden ve bizzat ameliyat
eden İslam!
Adaleti devletin temeli gören, adaletli bir devlet başkanını
kıyamet günü peygamber sancağı altına çağrılan ilk kişi kılan, adalet ve
emniyet için fıtrata uygun kanun ve düzenlemeleri dinin gereği sayan, zulmü her
koşulda reddeden ve zalim kim olursa olsun engel olmayı, mazlum da kim olursa
olsun sahip çıkmayı emreden İslam!
Merhameti insanlar arasında bir lütuf gören, insanlarda
meşru bir sebeple ya da hayvanlarda kurban gibi kesimlerde bile incitmemeyi
düşündüren, dünyayı emrine verdiği insanı bütün varlıkların hamisi kılan, rahmete
layık bir kul olmayı temel hayat kuralı olarak koyan İslam!
Bizden uçuk kaçık ve hayali işler beklemiyor. Gücümüzün
yetmeyeceği yüklerin altında ezilmemizi istemiyor. Ferdin fert olarak, devletin
devlet olarak görev ve sorumluluklarını net olarak ayırıp, herkesi kendi nefsini
ateşten kurtaracak en hayırlı yola girmeye davet ediyor.
Dünyanın gidişatını değiştiremeyebiliriz. Devletin aksayan
adalet sistemine müdahale gücümüz olmayabilir. İklim sorunlarını
çözemeyebiliriz. Savaşları durduramayabilir, yaraların tamamını saramayabiliriz.
Yapmaya imkan ve gücümüzün yetmeyeceği çok şey vardır bu
dünyada. Bizi çaresiz ve aciz bırakan çok dert vardır. Her birine yetişmeye
elimizin ermeyeceği çok düşen çocuk vardır.
Var olanları değiştirmeye gücümüz yetmeyebilir, yetmez de
zaten. Yetemez!
Ancak merhamete imkanımız her zaman vardır, gücümüz
yetecektir, elimiz erecek, sesimiz yetişecektir. Sesimiz merhametle çıkabilir,
elimiz merhametle uzanabilir birilerine, bir yere…
Bir tek kişinin merhameti ile ne olur demeyin. Bir kişinin
merhameti onun için ve merhamet duyduğu için Allah(cc)’in rahmeti için
yapılacak en samimi ve en büyük duadır. Bir damla ile ne olur demeyin; nehir de
olur deniz de.
Sadaka bütün yönleri, isimleri, şekilleri ve yöntemleriyle;
merhametin temel taşı, insanlığın izzeti, rızkın bereketi, hanelerin süsü,
şehirlerin huzuru, devletlerin gücüdür.
Sadakanın zenginlik ya da fakirlikle ilgisi yoktur. Ekonomik
sorunlardan, şartlardan, paranın değerinden, grafiklerden ve politik açıklamalardan
etkilenmeyecek bir konudur sadaka. Saldırılardan da etkilenmez, kınamalardan
da.
Sahip olduklarının şükrü, sahip olamadıklarının duasıdır
sadaka. Biri olanın yarımı, onu olanın biri de olsa; azı çoğundan değerli olan
tek alışveriştir sadaka.
Allah(cc)’e borç vermektir, hem de kat be kat fazlasını alma
garantisiyle, hak etmediğimiz kadar karşılık almamızla haksız kazancın, verdiğimizin
700 katını almamızla bildiğimiz manada faizin olmadığı yerdir sadaka.
Vermenin eksiltmemesi, çıkartmanın azaltamaması ancak ve
sadece sadaka ile mümkün olur. Matematik kurallarını tanımayan bir işlemdir sadaka.
Merhametle uzanan bir elin bileğini bükecek kuvvet yoktur
dünyada! Merhamete uzanan bir toplumu yıkacak bir güçte bulunmaz insanlar
arasında.
Hiçbir gücün yetmediği, hiçbir korumanın işe yaramadığı,
denizlerin söndüremediği bir ateşten kurtulmanın yolu, cehennem ateşinden korunmanın
metodu, merhametle verilmiş yarım hurmalık sadakadır.
Merhameti duyan, çoğaltan, sırtında taşıyan, eliyle ulaştıran,
diliyle bildiren, gözüyle gösteren, ayağıyla götüren insanların dünyamızın gerecek
süsleri oldukları, binamızın göze fer, gönle bereket verdikleri bir güzel
zamandayız, Ramazan ayındayız.
Merhameti çoğaltmanın, sadakaları çoğaltmanın en güzel
zamanıdır.
Merhametin mektebinde, sadakanın dersindeyiz…