07 Aralık 2017

Filistin ve Bazı Acı Gerçekler

Hemen her dönemde, hem bizim hem de tüm İslam dünyasının kamuoyunu galeyana getiren en önemli olayların başında şüphesiz Filistin’de yaşananlar geliyor. İşgal altındaki bir çok İslam toprağı gibi orada da müslümanlar en temel haklarından mahrumiyetler yaşıyor, sık sık katlediliyor ve hapis cezalarıyla, sürgünlerle karşılaşıyorlar.

İşgalin cana ve mala verdiği zararların yanısıra, işgalcinin siyonist israil olması ibadet ve ibadethanlerin de fazlasıyla zarar görmesine sebep oluyor. Nihai hedefleri Mescidi Aksa’yı yıkarak yerine bir Siyon mabedi inşa etmek olan işgalciler her adımlarını planladıkları bir program dahilinde hem işgali derinleştiriyor hem de Mescidi Aksa’yı ablukada tutuyorlar. Dünyadan aldıkları desteğin yanısıra İslam dünyasının ‘suyun üstündeki saman çöpü’ kadar ağırlığının olduğu gerçeği de ellerini güçlendiren bir başka acı gerçek olarak heyula gibi ufkumuzda duruyor.

Bazı gerçekleri yeniden hatırlayalım:

Filistin’de bir yahudi idevleti kurulması projesinin önündeki en büyük engel Sultan 2. Abdulhamid Han tahttan indirildikten sonra çıkartılan 1. Dünya Savaşı ile Osmanlı, Kudüs’ten çıkartılmıştır. Savaşın en önemli ana cephelerinden biri olan bu savaşı kaybetmemizin sonucu olarak o topraklar işgal edilmiş ve kontrolümüzden çıkmıştır. Cephe henüz kapanmamıştır ve savaş adalet hakim oluncaya kadar sürecektir.

!. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan uygun coğrafyaya yahudilerin göçü beklenen düzeyde gerçekleşmeyince tetiklenen ‘Hitler mezalimi’ eliyle Avrupa’da zenginlik ve huzur içinde yaşayan yahudiler, birtakım vaadler ve yahudi devleti hayaliyle Filistin’e göç ettirilmiştir. 2. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan uluslararası ittifak eliyle hemencecik ilan edilen ve kabul gören bağımsız İsrail devleti, müslümanların topraklarında devam eden işgalin el değiştirmesinden başka bir şey değildi.

Mescidi Aksa işgal altındadır! İşgal yani düşman kuvvetlerin kontrolüne geçmiştir. Kudüs yine öyle... Bizim için ne kadar mukaddes olduklarıyla ilgilenmeyen ve bize saygı duymayan bir işgalcinin elindedir. İstediklerinde Aksa’yı bile ibadete kapatabilen bir işgalci için Kudüs’ü başkent yapması durumunda sorun yaşamak çok tuhaf değil mi?

İslam dünyasını oluşturan devletler ve devletçikler arasında daha önce İsrail’le savaşıp yenilen arap devletlerinin, bugün artık bırakın savaşmayı, onları destekler konumda oldukları da bir başka acı gerçektir.

İran gibi sloganlarla politikalarını örtmeyi başaran bir mezhep devletinden de Filistin ve Kudüs’e hayır beklemek büyük gaflet olur. Zira şia itikadına göre Mescidi Aksa, Kudüs’te bile değildir ve ordaki mescidin bir özelliği yoktur. Yıllardır müslümanların hassasiyetlerini devlet politikalarına alet ederek Kudüs edebiyatı yapan bu devlet, herhangi bir şekilde İsrail’le savaşmayacaktır ki bugüne kadar tek kurşun da atmamıştır.

Türkiye ise kendi sorunlarıyla uğraşan ve gücü sınırlı, anlaşmalarla bağlanmış bir devlettir. Kınama veya bazı diplomatik tepkilerden fazlasını beklemek hayalcilik olur.

Kudüs'e ve Mescidi Aksa'ya Allah mukaddes kıldığı için değer veriyorsak bunu bir dava ve ufuk olarak kendimize ve nesillerimize belirleriz; Mekke, Medine ve Kudüs haremdir ve çiğnenmektedir, üçünün de özgürlüğü dünyada güdeceğimiz en değerli "Kızıl Elma"dır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...