Hayat, herkes için bir yönüyle yarıştır. Birileri hayatta
kalmak için koşturmakta, diğerleri yaşadıkları hayatı daha da keyiflerine uygun
hale getirmek için çırpınmakta yarışırlar.
Kötülükte yarışanlar olduğu kadar, biz Müslümanlar gibi
iyilikte yarışmakla emir olunanlar da vardır. Ancak bu emrin, bir koşunun başlangıç
düdüğü gibi olmadığı, ortada rakiplerin birbirini geçerek daha büyük ödül almak
gibi bir dertleri olmayacağını hemen en başta söyleyerek söze girelim.
İslam’ın iyilikte yarışma anlayışında, en azından sıradan
bir maraton kadar kurallar ve takip edilmesi gereken yollar var. Neticede ödüller
var ancak sıralama bitiş noktasına en önce gelene göre değil, kalbindeki ihlası
en sağlam olarak iyilik edene göre belirleniyor.
İçine enaniyet, kibir ve minnet gibi zehirler katılmamış
iyilikler, her halükarda sahibine birincilik getiriyorlar. Kalplerdeki niyet
ise, yarışa kabul edilmenin ön şartı: Allah(cc) rızasından başka bir maksatla iyilik
edenler bu yarışa katılamıyor, katılmışsa da elde ettiği başarı bir ödül
getirmiyor. Bir nevi diskalifiye ediliyor yarıştan.
Riya, “her şeyi bitiren bir şey” olarak çıkıyor karşımıza ve
ne iyilik bırakıyor ne de mükafatını…
İyilikte yarışmanın temel kuralları olarak; yapılacak işin
mutlaka niyetinin iyi, yapılma şeklinin iyi ve sonucunun da iyi olması
gerekiyor. Ayrıca yarışmaya dahil edilebilmesi için, o işin iyilik olduğunun,
iyiliğin Rabbi olan Allah(cc) tarafından tayin veya emredilmiş olması gerekiyor.
İslam’ın iyilikte yarışanların birbirine rakip olmadıkları ve
tam aksine, birbirine iyilikte yardım etmek zorunda oldukları anlayışı, kendine
has yarış kurallarının en önemlisidir. Birinin başarısı yarışa katılan herkesin
hanesine yazılıyor.
Yeryüzünde iyilik namına atılan her adım, bütün iyilerin
yolunu aydınlatan bir destek ışığı oluyor. Öyle ki, sahte iyilikler bile,
sahibinin kalbini bilmememiz sebebiyle yine iyilerin hanesine yazılıyor.
Bütün kural ve sınırlara uygun olarak başlanan bir iyilik
yarışında diskalifiye edilmeyi gerektiren hatalardan bazıları olarak hırs ve
haset karşımıza çıkıyor.
Bütün bunlar, gözü kapalı ben iyilik ediyorum diye koşturmaya
mahal bırakmıyor. İyilikte yarışıyoruz diye başkalarına çelme takma düşüncesini
imkansız kılıyor.
İyilik etmek ya da iyi olmak için birilerini kötülemek, engellemek
ya da rakamlarla geçmek gibi bir halin İslam’da karşılığı; niyetin bozulması,
riyanın işin içine girmesi ve hırs ile hasedin iyiliği murdar etmesi olarak
görülür.
İyilik yarışının öncesinde, sırasında ve sonrasında devam
eden kurallarını bilmek ve buna göre yaşamak ve yarışmak, iyilerden olmak ve
iyilik etmek gibi bir derdi olan herkesin yükümlülüğüdür. Bütün bunların
ıstılahımızdaki karşılığı ihsandır ve buna tarih boyunca farklı isimler ve
metotlarla katkıda bulunmak, iyilerin en büyük iyiliklerinden biri olarak
kayıtlara geçmiştir.
Kimin iyi olduğunu belirleme, iyiliğin hangi şart ve
kurallarla yapılacağı ve sonrasında da başa kakma ve minnet altında bırakma
gibi hallerden uzak durmak, en çok yazılan, okunan ve anlatılan konuların
başında geliyor.
Meselemiz; kitaplarda yazan ve ortamlarda anlatılan
iyiliklerin ve bu iyilikler üzerinde yarışmanın, pratik hayatımızdaki
karşılığının ne olduğudur. Bunu da en iyi biz biliriz, bir de kalplerde olanı
da bilen Allah(cc)…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder