Günümüzde büyük şehir; kalabalık kaldırımlar, sıkışan trafik, çok sesli bir gürültü korosu ve bir o kadar da yoğun hava kirliliği anlamına geliyor. Yüksek binalar, az görülen güneş, gücü kesilen rüzgar, uçuşan plastik poşetler ve bolca egzoz dumanı da, tuzu biberi.
Gaziantep, bir anlamda büyük şehir olmanın hem nimetlerini hem mihnetlerini yaşıyor. Nimetlerinden herkes çabası ve kısmeti kadar faydalanırken, mihnetlerinden kaçınma imkanı hiçbirimizin yok gibi.
Öyle ya; trafikten kaçmak için ne kadar uğraşsak da yakamızdan düşmüyor. Aldığımız nefes, her ne kadar şimdilerde bir maske ile biraz filtrelense de, sonuçta hemen hepimiz aynı havayı soluyoruz. Kulaklarımızı tıkama imkanımız olmayan gürültü kirliliğine, hepimiz ayrı ayrı maruz kalıyor ve farkında olmadan yoruluyoruz.
Bu şehrin, ekonomik ve kültürel kalkınmasının uzun vadeli ve gelecek vizyonu arasında mutlaka temiz bir çevre misyonu da olmak zorunda. Bunun başlangıç noktası ise; şehrin ve medeniyetin ilk görülmesi gereken yer olan sokaklar, caddeler ve buralarda akan trafik, trafikteki araçlar, araçlardaki şoförler ve yolcular.
Uzun aralıklarla şehre mecburen gelen ve köyüne dönen herhangi birine, “şehir nedir” diye sorsak alacağımız cevap; kalabalık ve trafik olacaktır. Özellikle, bu gibi zaruri ziyaretlerin, zaruri güzergahları olan çarşı ve hastane gibi mekanların çevresinde yaşanan karmaşa, onları bu düşünceye yöneltmeye yeterlidir.
Bütün gelişmişlik ve imkanlarına rağmen, Gaziantep şehir merkezi; caddeleri, kaldırımları, otoparkları, toplu taşıma durakları ile modern bir kent görünümüne maalesef henüz ulaşamadı. Bu konuda, bu şehirde yaşayan ve hatta kısa süreliğine ziyarete gelenler bile aynı şeyi düşünüyor.
Herkesin bir acelesi oluyor. Normal akışında bir trafiğe katlanmak zor geliyor. Her ne kadar çoğunluk kurallara; gerek gönüllü gerekse ceza korkusuyla gönülsüz uysa da, 3-5 kendini kaybetmiş sürücü, bir anda, zaten zor katlanılan trafiği daha da işkence haline getirmeye yetiyor.
Bu noktada trafikte denetimlerin ne kadar önemli olduğunu her seferinde daha iyi anlarken, şehrimizin belediye trafik zabıtalarının gerçekten ne iş yaptıklarını da sorgulamadan geçemiyorum. Çoğu zaman onları, bir cadde kenarında park etmiş halde görüyoruz. Yanlarından akan daha doğrusu akamayan trafiğe ya da yanlış park eden bir araca müdahale ettiklerini görmek, nadir güzelliklerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Mutlaka bizim bilmediğimiz önemli bir görevleri vardır ancak araçlarının üstünde trafik yazarken, trafiğe bigane kalmaları biraz anlaşılmaz bir manzaraya yol açıyor.
Belediyelerimizin, yaya trafiğinin yoğun olduğu merkezi noktalara, yürüyen merdivenleri ve asansörleri çalışan üst geçitler yapmamakta direnmeleri nedeniyle, merkezdeki curcuna sürüyor. Işıkların sayısının artmasına da neden olan bu üst geçit yokluğu ya da kullanışsızlığı, Gaziantep için ciddi bir sorun haline gelmiş durumda, ancak ne hikmetse bir türlü belediyelerimizin dikkatini çekemiyor.
Sayın belediye yetkilileri, evet Gaziantep halkı olarak trafik kurallarına pek uymuyoruz ama sizin de cadde ve kaldırımları akıcı bir trafiğe uygun tasarım ve donanımlarla düzenleyerek, bize yardımcı olduğunuzu söylemek çok zor.
Yıllardır kangren olan merkez trafiğinin en çok kilitlenen noktasını oluşturan Suburcu ve Karagöz caddeleri istikametinde başarısız olduğunuzu lütfen kabul buyurun. Ne tek yön, ne de park yerlerini kaldırmak çözüm olmadı. Saat uygulaması başarısız oldu. Artık ya alttan ya üstten bir ilave geçit mi yaparsınız ya da tümden trafiğe kapatıp, yol olmazsa sorun da olmaz diye, kesin çözümü bulmuş mu olursunuz, bilemiyorum. Ama emin olun, o nokta belediyenin trafik düzenlemeleri noktasında mihenk olacaktır. Şehrin her yanını halletseniz bile, orası sorun olarak kaldığı sürece, gölgesi diğer hizmetlerin üstünden eksilmeyecektir.
Bütün olay, bu şehrin sorunu ya da çözümü belli; merkezdekiler başta olmak üzere, ana caddelerde belediyenin tayin ettiği kontrollü ve işaretli park yerleri dışına kimseyi park ettirmeyeceksiniz. Ticari hayatın kalbine giden yolları bir şekilde açık tutmanın yolunu bulacaksınız. Yeterli otopark hizmeti sağlayacak çalışmalar yapacaksınız.
İnsanların şehir merkezinde kümelenen kamu ve özel sektör hizmetlerine sorunsuz ulaşmasını sağlamak belediyelerin ilk vazifesi olmak durumundadır. Halk olarak bizlerin kural tanımaz uyanıklıklarımızın denetlemelerle dizginlenmesi gerekmektedir! Bu da zaten varlığınızın önemli nedenlerinden biridir.
Belediyelerimiz trafiği aksatan her şeyi görmek, denetlemek ve düzenlemek durumundalar. Bu şehrin en merkezi yerinde, en kritik ve kalabalık caddesinde bir vatandaş, aracını park edip gitme cesaretine sahipse, bu denetleme mekanizmasının çalışmadığına ya da eksik olduğuna işarettir.
Trafik polislerinin sayısının azlığını, görevlerinin yoğunluğunu, her yere yetişmelerinin imkansız olduğunu bildiğimizden, belediyelerimizin zabıtalarının bu noktada daha aktif olmalarını bekliyoruz.