27 Mayıs 2014

Korku İmparatorluğu

27 mayıs darbesinin ve devrin başbakanı Menderes'in idamının hala büyük bir tazelikle hatırlanması darbeyi yaptıran ve yapanların varlıklarını sağlayan kinin, darbeye muhatap olan idareci ve halkın bilinç altına kadar işleyen korkunun bir tür yansıması gibi..

Onların kinini bilip ifade ederken aslında bizdeki eziklik ve korkuyu da itiraf edebilsek yani yüzleşsek belki farklı bakabiliriz bugüne ve daha salim bir kafayla düşünebilir ve hareket edebiliriz.

Ama ne var ki, sağ iktidarların 60'tan bu yana değişmeyen kabusudur darbe ve idam, halen mevcut iktidarda da var bu korku ve korku hata yaptırır. Sağ iktidarların önemli temsilcilerinin bir noktada kendilerini kaybetmelerine sebep olan bu korkudur. Daha sonraki dönemlerde yaşanan şaibeli ölümler ve faili meçhuller ile de bu korkular sürekli beslenmiş ve rejim bir 'Korku İmparatorluğu'na dönüşmüştür.

Bunun en büyük delili ise sürekli 'bir daha asla' sloganıdır. Sloganlar korkuların özetidir bir bakıma. Halen mevcut iktidarın destekçilerinin bile sürekli tekrarladığı bu slogan o korkunun en net ifadesidir. Marifet odur ki bu korku güce ve direnişe dönüşsün yoksa korku eritir, tüketir.

Sadece ezanı orjinaline dönüştürmenin idam sonucuna götürdüğü tezi ilmek ilmek işlenmiştir zihinlere yıllarca.
Ki insanlar İslam'dan başka birşey istemeye cesaret edemesinler ve hep korksunlar. Korku boyun eğdirir zira.

Ve öyle de olmuş ki yıllar ve yıllar sonra bir başka sağ iktidar binbir korku ile ve ufak denemelerle, zemin yoklayarak, adeta mayınlı arazide yürür gibi bir hassasiyetle, nihayetinde başörtüsüne büyük oranda bir özgürlük getirdiğinde bunu olağanüstü bir zafer olarak lanse etmiş ve halkta bunu bir tür karşı devrim gibi algılayarak hem çok sevinmiş hem de bunu yapanların yılmaz savunucuları ve destekçileri olmuşlardır. Bu ve benzeri adımlar yüzündendir her türlü saldırıya rağmen mevcut iktidarın bunca yıldır büyük bir destekle ayakta kalması.

Bunun da sebebi yine korkudur ve korkunun üreticileridir aslında. Kendi düşmanlarını kendileri destekliyorlar hem de saldırarak. Aynı şekilde rejimle bilek güreşi yapan iktidar mensupları da varlıklarının bu ejderha ile kavganın devamında olduğunun bir bakıma farkındalar ve ona göre kontrollü bir taktikle savaşmaya devam ediyorlar. Kimse kavganın bitme ihtimalini düşünmüyor ve beklemiyor, o kadar yerleşmiş ki rejim gönüllere söküp atılabilme ihtimali değil kontrol edilme imkanı peşinde koşuluyor.

Kemalist rejimin ana metodu bu; katlederek bitiremeyeceklerini korkutarak bitirmeyi denemişler ve büyük oranda da başarmışlar. Başkaldıranların başı ezilmekle kalınmamış nesilleri sürgün ve ölümlerle bir tür soykırıma tabi tutulmuşlar. Korku İmparatorluğu hep kan ve ölümle beslenmiş olarak hala hayatiyetini devam ettiriyor. Dizginleri elinde tutan binicileri her an bu vahşi atın sırtından ayaklarının altına yuvarlanma ve ezilme korkusuyla doludizgin gidiyorlar.

Bize gelince 'teselliden nasibimiz yok, hazan ağlar baharımızda' zira İslam'ın bu topraklardaki hükmü ortadan kaldırıldı ve izleri taşlardan bile kazınarak silinmeye çalışıldı. Geri alınması gereken bir kaç özgürlük değil devasa bir medeniyet! Bunlarla avunmak sadece kendimizi aldatmak olur. Bunlara sevinmemek mümkün değilken yeterli görmek zaten felakettir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...