Bazı şeyleri değiştiremezsiniz, güneşin doğuşuna da batışına
engel olamayacağınız gibi; gecenin karanlığına gündüzün aydınlığına, hayatın ve
ölümün gelişine, gelenlerin gidişine, bir kısmımızın iyi bir kısmımızın kötü
oluşuna, bazılarımızın mümin bazılarımızın kafirliği seçişine, zalimlerin
varlığına ve acıların, yıkımların, felaketlerin ardı ardına gelişine engel
olamazsınız.
Dünyanın kanunu böyledir; kimse şeytanı yok edemez, öldüremez!
Allah(cc) öyle murat etmiştir, hüküm öyle verilmiştir, kanun öyle konulmuştur
bu dünyaya, değiştiremezsiniz.
Şeytanlaşan insanların varlıkları da, iman edenlere düşmanlıkları
da kıyamete kadar devam edecektir.
“Sen onların milletine tabi olmadıkça senden razı
olmayacaklar.” (Bakara 120)
Onlar gibi düşünüp, onlar gibi yaşamadıkça sizi sevmeyecekler,
sevemeyecekler.
Bu kesin gerçeğe rağmen; “gayri Müslimlere” yaranmaya
çalışan, onlarla ünsiyet kurmaya heveslenen, onların İslam’a ve Müslümanlara
düşmanlıktan vazgeçeceklerine inanan Müslüman ahmaktır, maalesef…
Gayri Müslim tamlaması ile sadece Yahudi ve Hristiyanları kastetmediğimi
ilave etmem gerekiyor. Ayrıca genel bir durumdan ve devlet bazında, politik
duruşlardan bahsettiğimi, kişilerin ya da bazı azınlık topluluklarının
düşmanlık etmeyebileceklerini unutmuyorum. Kendi halinde, kendi doğrularına
göre yaşayan, ne bize ne de başka insan topluluklarına kini ve düşmanlığı
olmayanlar konumun dışındadır.
Fakat yaşadığımız bir hakikat var!
Hem bu ülkede hem de dünyanın her yerinde, açık bir
düşmanlık, yaygın bir nefret büyütülüyor. Yeni bir şey olmadığını not ederek,
bunun bize has, kişiye özel bir yanı olmadığını, dünyanın normal seyri olduğunu
anlatmaya çalışıyorum.
Bu normal gidişi kırmak, hayal dünyasında masal anlatmak
gibi geliyor bana. Bu sebeple; özgürlük, eşitlik, insan hakları, refahın
paylaşılması, savaşların sona ermesi, bütün dünyanın kardeş olması gibi sadece
kulağa hoş gelen masallara inanmıyorum.
Tarih boyunca hep böyle oldu; Müslümanlar en güçlü
zamanlarında bile onlara adaletten başka bir şey vermediler, ama yüzyıllar boyu
kanatlarımızın altında, özgürlük, koruma ve refah içinde yaşayanlar ilk
tökezlediğimiz anda, sırtını döndü ya da hançerini boğazımıza dayadı.
Öyle masal gibi dinlediğimiz tarihi gerçeklere de gerek yok,
ne Avrupa’nın ortası kaldı, ne Asya’nın, ne de Afrika’nın; tavuk keser gibi, ne
tavuğu böcek ezer gibi milyonlarca Müslümanı kestiler, ezdiler. Yarın, nerde ne
yapacaklar belli değil. İbret almak için daha ne olmasını bekliyoruz?
Bak en sıradan adımlara nasıl tepki veriyorlar:
Libya’da iki adım attınız, hesaplarını bozdunuz diye; Suriye’nin
içinde 5 milyon, kendi ülkenizde de neredeyse bir o kadar, mazluma kucak açtınız
diye, sizi terörist ilan etti adamlar. Batı başkentlerinde, batı medyasında
dünyanın öcüsü gibi lanse ediliyorsunuz. Amerika’sı, Rusya’sı, Fransa’sı hatta
tüm Avrupa’sı, ayrı ayrı höykürüyor. Neden rahat rahat adam kesmelerine takoz
koydunuz diye kızıyorlar.
İkiyüzlü politikalarının her iki yüzünü de gördünüz.
Ardınızdan tuzaklar kurduklarını, önünüze hendekler kazdıklarını gördünüz. Daha
hala, nasıl onlardan dostluk bekleyebilirsiniz? Nasıl sizi sevmelerini, sizden
razı olmalarını bekleyebilirsiniz?
Onların içinizdeki elleri hatta üçüncü kolları olanların da
tıpkı sahipleri gibi, sizi sevemeyeceklerini, sizden ve dininizi hatırlatan her
şeyden nefret edeceklerini lütfen kabullenen artık. Hayal görmeyi bırakın.
Gerçeklerle yüz yüze nasıl yaşayacağımızın kurgusunu hazırlayın.
Size vermek zorunda kaldıkları her alan, her serbestlik, her
sıradan hak onların sinesinde ağır bir yük ve yeni bir kin olarak kalıyor,
anlayıverin lütfen artık. Şununla yetinmek, bununla avunmak diye bir şey yok;
dünyada devran öyle dönmüyor.
Dünyanın en ağır sapkınlarının, en azılı İslam
düşmanlarının, en tehlikeli tuzaklarının bizim coğrafyalarımızda olacağını
unutmayın. Baksanıza şeytanın büyüğünü Mekke’de taşlıyoruz biz! Zira,
dışımızdakileri bir şekilde çözeriz de, bizi içimizden yakalıyorlar, bunu unutmayın
lütfen.
Anlayın artık; modern dünyanın yüksek değerlerinin ütopya
olduğunu, demokrasinin masal, insan haklarının “biraz daha fazla insan” olan
batılılar içini olduğunu, ittifakların ve birliklerin kağıtlarda kaldığını ve
ortak yaşam hedeflerinin yalan olduğunu lütfen anlayın artık.
İnsanlığa sunabileceğiniz devasa bir medeniyetin üstünde
oturup, oradan buradan bir şeyler koparmaya çalışmanın anlaşılır bir tarafı
yok. Lütfen ayağa buyurun ve üstünde oturduklarınızı başınızın üstüne almayı
deneyin. Bakalım neler olacak, cümle alem görsün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder