Hayatın neresinde, ne ile ve nasıl meşgul olacağımız
hakkında çok fazla bir etkimiz yok gibi geliyor bana. Baksanıza hepimizin hayal
dünyasında olmak istediği yer ile, şu an bulunduğu nokta arasında genellikle
uçurumlar, deryalar ve kıtalar var.
Ha gözümüz pek doymaz, insanız ya hani. Bugün bir dağ kadar
altınımız olsa, yarın bir dağ kadar daha isteriz.
Hem din hem dünya için, bulunduğumuz konumdan razı
olamayışımız sıkıntılarımızın temel kaynağıdır. Oysa mevcudu
kabullenebilseydik, ne kolay olurdu ya da huzurlu olabilirdi yaşamak.
Başımıza gelenin gelmeme ihtimalinin olmadığını, gelmeyenin
de gelme ihtimalinin olamayacağınız fark edecek bir noktaya fikren gelsek de
kalbimizin bir türlü tatmin olamayışı, bir türlü vazgeçemeyişi, bir türlü susamayışı…
Bazı insanlar mesela, yedek lastik olsunlar diye yaşarlar.
Hoca yoksa yerine onlar bakar, temizlenecek bahçe varsa bahçıvan olurlar.
Döşenecek taş vardır, yol ustasıdırlar, sökülecek ciğer vardır doktor!
Yedek lastik olmak kötü müdür? Herhalde değildir değil mi?
Öyle ya, yolda kalmışlara yedek lastiğin değerini sormak lazım. Belki de, yeri
geldiğinde en değerli parçadırlar.
Kişisel hayatında ve insan ilişkilerinde yedek lastik olmak,
biraz ağır olur herhalde. Arkadaş değildir ama boşluk var diye arkadaş muamelesi
görür. Kardeş bile yapılır bazen, değildir ama yapılır işte. Hatta eş değildir
ama yedek lastik kontenjanından hayatın ikamesi için gerekli, yola devam için
elzem bir vazife üstlensin diye, eş yapılır.
İnsan; pek zalim olabilir, pek hayasız, çok vicdansız, çok
vefasız, pek kafasız, çok ahmak olabilir insan, ya da öyle görülmeyi seçebilir.
Bütün mesele seçiminden memnun ve mesrur olmak belki de.
Yedek lastik, yedek insan, yedek aile, yedek toplum, yedek ülke
hatta yedek çağ gibi bir zamandayız sanıyorum.
Ha bir de yedek yazarlık var. Yazar bulunmadığında yazar
olarak devreye alınan, okunması gerekmeyen, sadece boşluk dolsun diye
yazdırılan. Sıklıkla böyle hissettiğim doğrudur. Yedek yazarlık diye bir yaygın
kullanıma sahip tabir olmadığından yazarım demek istemiyorumdur belki de.
Ne iş yaparsın, sorusuna hep, yedek yaşıyorum demek
isterdim. Hayatım bir başkasının yedek hayatı gibi geliyor bana. Benim orijinalim
çok müstesna bir insanmış ama bir yerde arıza yapmış, patlamış herhalde ve
yerine beni takmışlar.
Yedek lastikleri bilirsiniz; orijinalinden ince, orijinalinden
verimsiz olurlar hep. Hızınızı bile düşürmek zorunda kalırsınız yedek lastik
taktığınızda. Siz benim bir de orijinalimi görseydiniz; pek beğenir, çok
severdiniz bence.
İşte böyle bir şey yaşamak.
Yedek insanlık, yedek yaşamak, yedek bir dünya, iyi de inşallah
ahirette yedekte kalmayız!
Yedek cennetlik yoktur ya da yedek cehennemlik! Orada herkes
başrolde olacak, her birimiz tek başımıza ve teker teker hesap vereceğiz ve tek
başımıza gideceğiz varacağımız yere. Kimse kimseye yedek lastiklik edemeyecek,
o kavram dünyada kaldı şükür…
Bu satırları gazetelere göndermeyeceğim tabii ki, blogda
kalsın yeter. Yedek olduğumuzun farkındayız diye, her türlü hadsizliğin normalleştiği
bir devirde, ciğeri var ama beş para etmezlere, içimizdeki boşluğu göstermenin
ne alemi var?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder