Dünya hayatı, sebepler üzerine inşa edilmiştir. Yağmurlara
bulutlar sebep olur ama biz rahmet için Allah(cc)’a hamd ederiz. Toprakta yetişen
muhteşem lezzetlerle beslenir ama yine Allah(cc)’a hamd ederiz. Hayvanların
topraktan beslenerek semirdiği etlerinden, kanlarından süzülen sütlerinden ve
onlardan üretilen nice çeşit nimetten faydalanır ama koyunlara ya da ineklere
değil sadece Allah(cc)’a hamd ederiz.
İnsanlığın Allah(cc)’ın kulları olduğuna inanır ve tamamının
bu anlamda eşit olduğuna ve üstünlük olarak, dünyalık nimetlerin değil ahiretlik
mertebelerin geçerli olduğunu düşünürüz.
Kimsenin neslinin aslına, sahip olduğu imkan ya da zenginliklere
bakmayız, rengine ya da yüzünün şekline göre davranmayız. Normal insanlar olmak
ve öyle kalmak için gayret ederiz.
Dünya düzeninin de normal olmasını; adalet ve zulmün
karışmamasını, güçlünün haklı olan zayıf karşısında boynunun bükük, zayıfın
haklı olduğunda dünyanın en dik duruşlu insanı olabilmesini isteriz.
Her insanın, bir şekilde yoldan çıkabileceğini, insanlar
gibi toplumların da hata ve sapkınlıkları benimseyebileceğini biliriz.
Bu yüzden, bir hesap sorma sisteminin varlığına ve bu
sistemin mutlak adalet sahibi Allah(cc)’in sınırları içinde olması gerektiğine
inanır, bunun dışında aranacak çözümlerin zulme kapı açacağını söyleriz.
Onlar, kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı
kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırlar. İşlerin sonu
Allah’ındır. (Hacc 41)
İyiliği emretmenin ve kötülüğü yasaklamanın temel vazifemiz olduğunu
öğrenir ve öğretiriz. İyilikleri yaymanın ve çoğaltmanın yeryüzünde iyiliğin
hakimiyetine; kötülükleri yaymanın ve çoğaltmanın da kötülüğün hakimiyetine
kapı veya yol açacağını düşünürüz.
Dünyada selametin, ancak iyilerin kötülere galebe çalması
ile mümkün olduğunu ve kötülerin iyiler tarafından hesaba çekilmesi
gerektiğini, cezalandırılması gerektiğini biliriz.
Bütün bunların normal insanlar için geçerli olduğunu ve
halen dünyada egemen olan batılı emperyalistlerin bu normalin dışında kaldıklarına
inandıklarını ve bunu normal gördüklerini görüyoruz.
Dünyanın egemen güçleri olarak; batılıların normal insanlar,
ülkelerinin normal ülkeler, askerlerini normal askerler zannetmek bizim için büyük
bir yanılgı olacaktır, çünkü onlar öyle düşünmüyor.
Batılı bir emperyalist kafaya göre; onlar için normal kanun
ve kurallar geçerli olmaz, hesap sorulamaz ve hatta kınanamazlar, işgal ve
sömürgecilik en tabi haklarıdır. Dünyanın herhangi bir yerini işgal edebilir,
katliam ya da soykırım uygulayabilirler. İstedikleri ülkenin yeraltı ve yer
üstünde bulunan tüm zenginliklerine el koyabilirler.
Sadece diğer insanlar için değil, bu sisteme karşı çıkan
kendi insanları için de gayet acımasız davranabilir, gerektiğinde bir şekilde
sistem muhaliflerini yok edebilirler.
Mesele; bizim, normal kural ve kanunlara onların da tabi
olduğuna ve dünyaya böylece nizam verileceğine ve batının bir medeniyet
olduğuna inanacak kadar “salak” olup olmadığımızla ilgilidir.
Bu sebeple, sosyoloji veya uluslararası ilişkiler gibi
bilimlerle meşgul olmadan önce veya onların yerine, vahşi yaşam belgeseli
izlememiz gerekiyor. Orman kanunlarını ve vahşi hayatın düzenini kavradığımızda,
batılı emperyalistlerin dünyasında karşılaşacağımız olaylar, biraz daha kolay
anlaşılır olacaktır.
Gerçi hayvanlar arasında bulunan normal denge ve düzen bile,
bugün dünyamızda yok, çünkü dünyayı “belhum adal/onlardan aşağı” olanlar
yönetiyor.
Batılı bir milyonerin kanı ile doğulu bir garip köylünün
kanı eşitleninceye kadar bu böyle…
İnsanlık, doğunun herhangi bir köşesinde bombalarla yıkılan
evlerinin enkazından, kanlar içinde çıkartılan ve yaşama hakkı için, paramparça
olan çocukların hakkı için, başlarına geçirilen tüm değerlerin hakkı için, ses
çıkarmadığı garip insanların hayatlarının hesabını verinceye kadar bu böyle…
Bu denge belki de kıyamete kadar sağlanamayacak ama biz,
insanlık onurunu ayakta tutan fikrin ve duruşun bu olduğuna inanmaya ve bunu
temin için nefes alıp vermeye nesiller boyu devam edeceğiz. Çünkü bu dünyaya,
her gelen gidecek, her yaşayan ölecek, marifet; iyi olmanın ve iyiliğin
tarafından olmanın huzuruyla yaşayıp, ömrünü bu hal üzereyken bitirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder