03 Kasım 2016

Bir Film Meselesi

İletişim ve teknoloji çağında olmamız sebebiyle, herşeyin bir şekilde bu gelişmelerle içiçe olmak zorunda olduğu gerçeğini gözardı etmeden mukeddasatımızı bu devrin zedeleme ve olası hakaretlerinden koruma refleksimizi harekete geçiren son günlerin tartışmalı filmi; ‘Muhammed, The Messenger of God’ bizi bir kere daha sarstı.

İranlı meşhur bir yönetmenin bu son filmi ile 3 bölümle Nebi(sas)’in hayatını anlatacağı açıklandı. İlk bölümü bazı islam ülkelerinde yasaklanan film geçen hafta vizyona girmesiyle gündem oldu ve eleştirilerle savunmalar bir anda havada uçuşmaya başladı.

Son söyleceğimi başa alayım; bu filmi izlemeyi düşünmüyorum ve kesinlikle izlenmesini de tavsiye etmiyorum. Bunun sebeplerini izah etmeye çalışacağım elbette ama aslında bir tek sebep bütün sebepleri bastırdığından sadece onu anlatmam belki de kafidir.

Biz müslümanlar Muhammed(sas) ümmetiyizdir ve O’na tabi olmamız ve sevmemiz imanımızın gereği olduğu gibi imanımızla birlikte kalplerimize yerleşen bir derin ve sökülmez duygudur. Değil mi ki Allah(cc) bize zatını sevmenin yolunun Nebi(sas)’e tabi olmaktan geçtiğini ihbar etmiştir.

De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir." (Ali İmran 31)

Biz O’nu sahabesinin tariflerinden tanırız; elini ve yüzünü biliriz ama aslında bilmeyiz, O bize en yakınlarımızdan daha tanıdıktır ama aslında tanımayız...

Allah(cc), bizim O’nun şekline değil de risaletiyle memur olduğu ve bihakkın yerine getirdiği vazifesiyle tanımamızı ve simasına değil siretine yani hayatına meftun olmamız gerektiğini murad ettiğinden olsa gerek bize tarifler dışında bir resmini dahi ulaştırmadı.

Hatta birçoğumuz O’nu rüyalarda görmüşüzdür de hemen hiç birimiz yüzü şuna benziyordu diye bir tarif ya da benzetme yapamayız...

‘Şüphesiz Muhammed(sas) bir insandır, ancak her insan gibi değil; O’nun insanlar arasındaki yeri taşlar arasında yakut gibidir!’

O’nu herhangi bir insanın fiziken temsil etmesi yahut rolünü üstlenmesi hem aklen hem dinen mümkün olmadığı gibi caiz de değildir. O’nun vücudundan herhangi bir kısmının, mesela elinin ya da ayağının da temsil edilmesi aynıdır. Zira insanların zihinlerinde ve çocukların bilinçlerinde bir şekil kalacak ve bu açılan yoldan ötesini kimse tahmin edemediği gibi engel de olmayacaktır.

Birileri kendince uygun şekil ve görünümlü kişilerle O’nu temsil ettirmeye devam edebilecek ve maalesef buna engel olacak bir İslami otorite de mevcut olmadığından yozlaşma ve sapmanın önü alınamaz hale gelecektir.
Evet bugün batıda gayri müslim bazı çizerler Muhammed(sas) olduğunu iddia ettikleri  birtakım karikatürler çizerek O’na ve O’nu seven herkese hakaret edebiliyorlar ve biz bunlara karşı çaresizce seyirci kalabiliyoruz. Ancak bu doğudan, bizden olduklarını iddia eden bazılarının O’nu filmlerde ve belki de ileride tiyatrolarda temsil etmelerine sebep ya da mazaret olamaz. Aksine bu yolu tamamen kapatmak her müslümanın vazifesidir.

Filme dönecek olursak; Nebi(sas)’in hayatının ilk 13 yılını anlatan, bebekliğinin ve çocukluğunun biri tarafından temsil edilmiş olması ve elinin gösterilmesi ileride nerelerinin nasıl gösterileceğini bilmediğimizden en baştan reddetmemiz gereken bir durumdur.

Filmin İran yapımı olması ve son devirde ortaya konan Şii-Safevi yayılmacılığının sonucu onlara karşı oluşan tepkinin dışında sadece ve sadece Nebi(sas)’in filmde bu şekilde temsil edilmiş olmasından dolayı filmi seyretmeyi doğru bulmuyor ve kesinlikle tasvip etmiyorum.

Şüphesiz film içeriğinde aktarılan yalan-yanlış bilgilerin, İslami kaynaklarda olmayan bazı uydurma olayların gerçek gibi işlenmesi, özellikle uzman İslam tarihçilerinin kare kare inceleyip yanlışları ortaya koymalarını bir zaruret haline getiriyor. Bu sebeple insanları fitneden ve saptırmalardan korumak maksadıyla ilim ehlinin ve konusunda uzman insanların izlemeleri gerekiyor ki ben de şahsen konuyla ilgili şahitliğine güvendiğim salih mü’minlerin aktarımlarını esas alarak bunları yazıyorum.


Son olarak müslümanların bu alandaki eksikliklerini ve zayıflıklarını göstermesi bakımından bu olay yeni bir başlangıç olabilir diye umut ediyorum. Doğrusunu yapmazsak, hayat boşluk kabul etmez ve birileri yanlış ile doldurur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...