İletişim ve
teknoloji çağında olmamız sebebiyle, herşeyin bir şekilde bu gelişmelerle içiçe
olmak zorunda olduğu gerçeğini gözardı etmeden mukeddasatımızı bu devrin
zedeleme ve olası hakaretlerinden koruma refleksimizi harekete geçiren son
günlerin tartışmalı filmi; ‘Muhammed, The Messenger of God’ bizi bir kere daha
sarstı.
İranlı meşhur bir
yönetmenin bu son filmi ile 3 bölümle Nebi(sas)’in hayatını anlatacağı
açıklandı. İlk bölümü bazı islam ülkelerinde yasaklanan film geçen hafta vizyona
girmesiyle gündem oldu ve eleştirilerle savunmalar bir anda havada uçuşmaya
başladı.
Son söyleceğimi
başa alayım; bu filmi izlemeyi düşünmüyorum ve kesinlikle izlenmesini de
tavsiye etmiyorum. Bunun sebeplerini izah etmeye çalışacağım elbette ama aslında
bir tek sebep bütün sebepleri bastırdığından sadece onu anlatmam belki de
kafidir.
Biz müslümanlar
Muhammed(sas) ümmetiyizdir ve O’na tabi olmamız ve sevmemiz imanımızın gereği
olduğu gibi imanımızla birlikte kalplerimize yerleşen bir derin ve sökülmez
duygudur. Değil mi ki Allah(cc) bize zatını sevmenin yolunun Nebi(sas)’e tabi
olmaktan geçtiğini ihbar etmiştir.
De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun
ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok
merhamet edicidir." (Ali İmran 31)
Biz O’nu
sahabesinin tariflerinden tanırız; elini ve yüzünü biliriz ama aslında
bilmeyiz, O bize en yakınlarımızdan daha tanıdıktır ama aslında tanımayız...
Allah(cc), bizim
O’nun şekline değil de risaletiyle memur olduğu ve bihakkın yerine getirdiği
vazifesiyle tanımamızı ve simasına değil siretine yani hayatına meftun olmamız
gerektiğini murad ettiğinden olsa gerek bize tarifler dışında bir resmini dahi
ulaştırmadı.
Hatta birçoğumuz
O’nu rüyalarda görmüşüzdür de hemen hiç birimiz yüzü şuna benziyordu diye bir
tarif ya da benzetme yapamayız...
‘Şüphesiz
Muhammed(sas) bir insandır, ancak her insan gibi değil; O’nun insanlar
arasındaki yeri taşlar arasında yakut gibidir!’
O’nu herhangi bir
insanın fiziken temsil etmesi yahut rolünü üstlenmesi hem aklen hem dinen
mümkün olmadığı gibi caiz de değildir. O’nun vücudundan herhangi bir kısmının,
mesela elinin ya da ayağının da temsil edilmesi aynıdır. Zira insanların
zihinlerinde ve çocukların bilinçlerinde bir şekil kalacak ve bu açılan yoldan
ötesini kimse tahmin edemediği gibi engel de olmayacaktır.
Birileri kendince
uygun şekil ve görünümlü kişilerle O’nu temsil ettirmeye devam edebilecek ve
maalesef buna engel olacak bir İslami otorite de mevcut olmadığından yozlaşma
ve sapmanın önü alınamaz hale gelecektir.
Evet bugün batıda
gayri müslim bazı çizerler Muhammed(sas) olduğunu iddia ettikleri birtakım karikatürler çizerek O’na ve O’nu
seven herkese hakaret edebiliyorlar ve biz bunlara karşı çaresizce seyirci
kalabiliyoruz. Ancak bu doğudan, bizden olduklarını iddia eden bazılarının O’nu
filmlerde ve belki de ileride tiyatrolarda temsil etmelerine sebep ya da
mazaret olamaz. Aksine bu yolu tamamen kapatmak her müslümanın vazifesidir.
Filme dönecek
olursak; Nebi(sas)’in hayatının ilk 13 yılını anlatan, bebekliğinin ve
çocukluğunun biri tarafından temsil edilmiş olması ve elinin gösterilmesi
ileride nerelerinin nasıl gösterileceğini bilmediğimizden en baştan reddetmemiz
gereken bir durumdur.
Filmin İran
yapımı olması ve son devirde ortaya konan Şii-Safevi yayılmacılığının sonucu
onlara karşı oluşan tepkinin dışında sadece ve sadece Nebi(sas)’in filmde bu
şekilde temsil edilmiş olmasından dolayı filmi seyretmeyi doğru bulmuyor ve
kesinlikle tasvip etmiyorum.
Şüphesiz film
içeriğinde aktarılan yalan-yanlış bilgilerin, İslami kaynaklarda olmayan bazı
uydurma olayların gerçek gibi işlenmesi, özellikle uzman İslam tarihçilerinin
kare kare inceleyip yanlışları ortaya koymalarını bir zaruret haline getiriyor.
Bu sebeple insanları fitneden ve saptırmalardan korumak maksadıyla ilim ehlinin
ve konusunda uzman insanların izlemeleri gerekiyor ki ben de şahsen konuyla
ilgili şahitliğine güvendiğim salih mü’minlerin aktarımlarını esas alarak
bunları yazıyorum.
Son olarak
müslümanların bu alandaki eksikliklerini ve zayıflıklarını göstermesi
bakımından bu olay yeni bir başlangıç olabilir diye umut ediyorum. Doğrusunu
yapmazsak, hayat boşluk kabul etmez ve birileri yanlış ile doldurur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder