27 Ağustos 2011

Çocuk herşey demek!

Annelerden özür dileyerek; gül kokulu bebek avuçları, çelikleri delen anne gözyaşları adına!

...


Bilmem belgesel sever misiniz? Favori televizyon programlarımdandır belgesel. Aslanları, filleri ve diğerlerini hayret ve ibretle izlemek ve hayvanlardan hayvandan daha aşağı düşmemek için dersler çıkarmaktan hoşlanırım.


Son izlediğim anne aslan artık unutulmaz bir kahraman bende. İki minik yavrusunu korumak isterken bir yılan tarafından ısırılan ve zehri vücudundan atabilmek için 7 gün yemeden içmeden, saldırılardan korunabilmek için ağaç tepelerinde ve ormanın kuytu köşelerinde ölümle hayat arasında gidip gelen kahraman anne. Yedinci günün sonunda zehrin tesirinden kurtulduğu için artık su içebileceğini anladığı an 7 gündür bir damlacık su içmemiı bu 'hayvan'dan ne beklenir? Suya koşması belki... Ama ilk yaptığı mini aslancıklarını terketmek zorunda kaldığı yere koşmak oldu. Uzun uzun aradı onları, kokladı toprağı... Sonunda çakallar ya da sırtlanlar tarafından parçalandıklarını anladığında aklına susuzluğu geldi ve suya yönelip bir haftanyn susuzluğunun üstüne eklenen yavrularının acısına faydası olmasa da yudum yudum hayatı içti ve yoluna devam etti...


Anneleri farklı kılan nedir diye çok düşünüyorum...


Yaratan bize kendinden sıfatlar vermiş. O Semi'dir, biz de işitiriz. O Basar'dır, biz de görürüz. O Hayy'dır, biz de yaşarız. O Muhalefet'un lil-Havadis'tir, biz de birbirimizden mutlaka bir yönümüzle ayrıyız. O Alemlerin Rabb'idir, biz sahip olduklarımızın efendileri... Bu örnekleri uzatabildiğiniz kadar uzatın, sonuçta ortaya çıkan O'nun bize kendi sıfatlarından birer parça verdiğidir. Bütün bu sıfatlar herhangi bir cinsiyet ayrımı olmaksızın herkese verilmiştir. Bir tek sıfat var ki o sadece annelere özeldir.


Sadece ve yalnızca annelerin içinde yaratılır yavrular!


Ve yavrularını en çok hep anneler sever, en çok anneler düşünür, en çok anneler ağlar.


Ve çocuklar..


Herbiri bir annenin ciğerparesi, herbiri bir başka güzel.


Çocuk çiçek, çocuk sevgi, çocuk umut, çocuk hayat demek.


Çocuk sabır, çocuk hasret, çocuk gülücük, çocuk gözyaşı demek.


Çocuk can, çocuk canan, çocuk yâr, çocuk yaren demek.


Çocuk anne, çocuk baba, çocuk kardeş, çocuk arkadaş demek.


Çocuk su, çocuk hava, çocuk ışık, çocuk nefes demek.


Çocuk fidan, çocuk yaprak, çocuk tomurcuk, çocuk meyve demek.


Çocuk anne ve babasının kalbinden beslenen bir yavru demek.


Çocuk ılık bahar yağmurunun şekle bürünüp yürümesi demek.


Çocuk bir sabah esen tatlı esintinin yanakları okşaması demek.


Çocuk yüce dağlarda eriyen karın ovaya inmesi demek.


Çocuk mutluluk, çocuk huzur, çocuk aile demek.


Çocuk tarih, çocuk gelecek, çocuk bugün demek.


Çocuk sokak, çocuk şehir, çocuk ülke demek...


Çocuk dünya demek!


Çocuk dünyadaki herşey demek!


Çocuk herşey demek!


Bütün çocukların bir daha asla ellerine geçmeyecek olan o dönemi en güzel şekilde yaşamaya hakları var. Bütün çocukların annelerinin şefkat ve sevgisini doya doya hissetmeye hakları var. Bütün çocukların iyi eğitilmeye, güzel bir geleceğe hazırlanmaya hakları var. Bütün çocukların öldürülmeme hakları var. Bütün çocukların büyüklerin savaşlarında arada ezilmeme hakları var. Oynamaya, gülmeye, sevilmeye hakları var.


Bütün çocukların çocuk olmaya hakları var. Filistinli, Çeçenistanlı, Iraklı ya da Etiyopyalı yahut nereli olurlarsa olsunlar bütün çocukların çocuk muamelesi görmeye hakları var. Bütün çocukların doyuncaya kadar yemeye, canları istediği kadar içmeye hakları var. Bazan bir yemeği beğenmeyip gül dudaklarını bükmeye hakları var. Bütün çocukların elbise beğenmemeye, birini çıkartıp diğerini giymeye hakları var.


Bütün çocukların bir elinden annesi diğer elinden babası tutarak yürümeye hakları var!


Bütün çocukların canları yandığında 'anne' diye çyğlık atmaya, harçlıkları bittiğinde 'baba' diye seslenmeye hakları var.


Bütün çocukların şeker yemeye, bisiklete binmeye, oyuncaklardan bir dünya kurmaya hakları var.


Bütün çocukların nazlanmaya hakları var!


...


Biliyorum anneleri yeterince anlatamadym, yine biliyorum çocukları da anlatmak zor iş. Annelere özrümü satyrbaşıyapmaktan maksadım bu idi zaten. Onlar için yazılacak, söylenecek sözlerin en güzelini sözlerin de Efendisi söylemişken bundan sonra ne denirse densin eksik kalacak elbet: 'Cennet anaların ayakları altındadır.’


Çocuklar da yine O'ndan gördükleri sevgi ve ilgiyi kimseden görmediler ve göremeyecekler biliyorum. Bugünlerde Kutlu Doğum Haftası kutluyoruz. Yani bir çocuğun doğumunu kutluyoruz! Namazında omzuna binen çocuk ininceye kadar alnını topraktan kaldırmayan bir Peygamberin doğumu bu... Şehir sokaklarynda dolaşıken çocukları gördüğünde mutlaka onları selamlayan ve bazan onlara; 'ben sizi seviyorum, siz de beni seviyor musunuz?' diye sorup, 'seviyoruz' cevabını alynca çocuklar gibi sevinen bir Peygamberin doğum günü... Resmi görüşmelerinden birinde içeriye girip, boynuna sarılan torununu öpen ve karşısındaki kabile reisinin; 'benim dokuz çocuğum var, ama hiçbirini kucağıma alıpta öpmedim' demesi üzerine: 'Allah kalbinden merhameti yokettiyse ben ne yapabilirim' diyen bir Peygamberin doğumu...


Gelin bu defa bir güzellik yapalım kendimize ve bu Kutlu Doğum Haftası’nda O'nun çocuk sevgisini de öğrenelim... En azından ne en önemli ahiret işimiz için ne de hiçbir dünya işimiz için çocuklarımızı ihmal etmeyelim.


Çocuklarımıza anne denince sevgiyi, baba denince güveni hatırlatanlardan olalım. İçimizdeki çocuğu hep yaşatıp onunla çocuklara arkadaş olalım. Hep oyuncaklarla değil bizimle de oynamasına izin verelim.


Unutmayalım, bu dünyada ardımızda bırakacağımız hiçbirşey çocuğumuz kadar bizi temsil edemeyecek!


Ufuk Gazetesi - Nisan 2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...