26 Şubat 2012

En kolay ‘iş’

İnsanız; kolayı zora, yakını uzağa, güzeli çirkine, temizi pise, hayatı ölüme tercih ederiz. İnsanız; doğum günlerini kutlar, ölüm günlerini unuturuz. İnsanız; doğuma sevinir ölüme ağlarız. Doğumun da anne rahmi için bir ölüm olduğunu düşünmez, ölümün ahirete doğum olduğunu hatırlayamayız. Ölümün yokluk olmadığını bilir, ebedi hayata inanırız... Ama insanız, unuturuz!

Yemeden yaşamak mümkün olsa kaçımız çiğneme zahmetine katlanırdı ki? Kolayların arasında bile en kolayını arar; mecburiyetlerimizi en aza indirgemeye bayılırız. Zoru gördük mü, en kestirme yoldan kaytarmaya çalışırız da beceremeyince kahramanlık yapmadan da duramayız. İlla bir fiyakamız olmalıdır sanki… Yalnız dünyalık işlerimiz değil; uhrevi işlerimizin çoğuna da ne yapar eder bir hava bulaştırırız.

Kolaya kaçışımızın mutlaka çok mantıklı bir açıklaması ya da pek mantıksız da olsa vicdanımızı rahatlatan bir açılımı mutlaka vardır.

Başımıza gelen bir musibet, sadece bizim başımıza gelmemiştir ve kesinlikle yeryüzünde ilk defa cereyan etmiyordur. Bizden öncekiler bizim yaşadıklarımızın alasını yaşamıştır aslında ve bizden sonrakileri bekleyen dünya bizimkinden daha zalimdir.

Yaşamak zordur yani…

Ölmek kolay!

Her işte bir yolunu bulup kolayına kaçarız da, ‘iş’ dünyanın en kolay ‘iş’i ölüme gelince her nasılsa bir anda ‘iş’ değişiverir.

Ölüm neden ve nasıl kolay iştir, diye soranınız yoktur umarım. Var ise şayet yaşamak için çektiğimiz sıkıntılara bir göz atsınlar kafi. Hem denildiğine göre, ‘ölüm acısı diye bir acı’ da yoktur. Bütün acılar ölümle sona ermektedir…

Hayatımızda değiştirebileceğimiz o kadar çok şey varken, değiştirme ihtimal ve umudumuz olmayan bazı ‘gerçek’leri değiştirmekle meşgul olmak için kendimizi nasıl ikna etmiş olursak olalım, sonuçta elde edeceğimiz şey, değiştiremediğimiz ‘gerçek’ olacaktır.

Ve alemin en malum gerçeği, ‘Hayat sahibi olan herkes ölümü tadacaktır!’

Vakit geldiğinde, ne ile meşgul olduğumuzun bir ehemmiyeti kalmayacağı gibi, bizim onu bekleyip beklemediğimizin, hazır olup olmadığımızın ya da onu isteyip istemediğimizin hiç ama hiç bir önemi kalmayacaktır.

‘Ölüm güzel şey, budur perde arkasından haber

Hiç güzel olmasaıdı; ölürmüydü peygamber’

Evet, dünyanın bütün çile ve ızdıraplarını bitiren ölüm, güzel bir rahmettir aslında. Ve aslolan geriye ‘güzel bir hatıra’ (yad-ı cemil) bırakmaktır. Ölüm ile kıyamet arasındaki mesafe sandığımız kadar uzun olmayacaktır.

Bazan, bazı ‘gerçek’ler için boyun eğmenin hiç kimseye bir zararı yoktur. Onur ve gururumuz ve dahası bulutları delemeyen burunlarımız nasılsa o ‘gerçek’ tarafından kırılacaktır. Teslimiyet ve tevekkül; acziyetin ifadesi, insanlığın gereği, kulluğun sonucudur. Değiştirme imkan ve ihtimalimiz olmayan ‘gerçek’leri sabırla karşılamayı istemek duaların en güzeli iken, mızmızlanıp tepinmek niye?

Sabretmek, hüzün duymamak değildir asla… Çünkü ‘kalp hüzünlenince göz yaş döker.’ Sabretmek; isyan etmemek, kendini kaybetmemek, metanetle karşılamak, dayanmak ve direnmek, gerisin geri dönmemek, her hal için hamd edebilmektir.

Sabır ve tevekkül biraraya geldiklerinde, hiçbir silahın yıkamayacağı muhteşem bir kale oluştururlar. Ve bu kale ona sığınan insana hiçbir yerde ve hiçbir şeyde bulamayacağı kadar emniyet ve huzur verir.

Siz bu satırları okurken büyük ihtimalle Hicri 1431 yılı başlamış olacak, aşura gününe az bir zaman kalacak. Hicretin nasıl bir sabır ve tevekkülün sonucu olduğunu hatırlamak için güzel bir fırsat aslında. Aşuranın sembolü Hz. Hüseyin(r.a.)’i yadetmek, sabrın ve tevekkülün sembolünü anlamak olacaktır.

Sabırla dayanan ve tevekkülle ölüme tereddütsüz yürüyen ümmetin kahraman evlatlarını, bütün zamanların en cefakar yiğitlerini hatırladıkça, hüzünlerimiz küçülecek ve belki de anlamsızlaşacaktır.

‘Ya Rabbi, Hasan’la Hüseyin’i seviyorum. Sen de sev. Bunları sevenleri de sev!’

Ufuk Gazetesi - Aralık 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...