22 Şubat 2012

Hacc ve Harameyn

Siz bu yazıyı okurken inşaallah ben Mekke’de olmayı umud ediyorum. Son iki Kurban bayramında bu köşeyi takip edenler bilirler; Kurban ve mahiyetinden bahsederken hep hatırladığımız İbrahim (as)’ın, insanlığa bıraktığı en büyük hatıra(sünnet) olarak Hacc ve Kurban zaten birbirinden bağımsız anlatılamayacak konular.

Hemen hemen hepimizin bildiği gibi; İsmail’in kurban edilmek üzere kayaların üzerine yatırıldığı mekan Mekke, yani Hacc mekanı, yani Harem bölgesi. Adem(as)’in yeryüzünde ayak bastığı ilk yer, tevbesinin kabul edildiği mukaddes mekan, meleklerin tavaf ettiği Beyt-i Mamur’un yeryüzündeki izdüşümü, yeryüzünde yapılan ilk bina, ilk ev, ilk ibadet mekanı velhasıl-ı kelam bütün ilklerin odağı Mekke!

Nuh(as) tufanı ile yıkılan, sonra Ybrahim(as)’ın biricik evladı Ysmail(as)’i terketmekle emrolunması ile yeniden insanlığın gündemine giren kurak topraklar. Hacer’in çocuğu için su araması ile Zemzem’le tanışan kayalar ve dağlar.

Safa ile Merve tepeleri arasında yapayalnız koşuşturan siyah tenli bahtiyar anne; Hacer!

Babasının acıtmasın diye iyice keskinleştirdiği bıçağa boynunu tereddütsüz uzatan İsmail(as)!

Aksakallı pir, bir kayanın üzerinden sesini Allah(cc)’ın bütün insanlığa hem de zamanlarüstü olarak ulaştırdığı peygamber İbrahim(as)!

Ve İbrahim(as)’in neslinden, İsmail’(as)’in torunlarından, bütün peygamberlerin müjdesi, insanlığın yüzakı, gönül aydınlığı, Mekke’nin yetimi Muhammed(as)!

İsimler ve mekanlar unutulmazlar arasına girdiler. Kıyamete kadar Hacc müslümanlara farz kılındı. İnsanlar babaları Adem(as) gibi vakfeye, Hacer gibi sa’ye, İbrahim(as) gibi tavafa, İsmail(as) gibi kurban olmaya koşmakla ve bütün bunları Muhammed(as)’ın öğrettiği gibi yapmaya memur oldular... O(as)’nun ayak izlerini takip etmenin eğitimini almaya Mekke’ye geldiler, geliyorlar ve gelecekler!

Kıyametin provasına kefene benzer ihramla çıkmak, kostümleri ve senaryosu önceden belirlenmiş bir büyük serüveni yaşamaya ve yaşatmaya çalışmakla eşdeğer. Kuru bir taklitten çok ama çok öte, bizzat içine sindire sindire Allah(cc)’ın davetine uymanın adı Hacc.

Davet edildim ve geldim demek, layık olmadığını bile bile evin Sahibi’nin büyüklüğünden ve merhametinden emin olarak şehirlerin anası Mekke’ye varmak Hacc.

Tarihin en mühim nesline ev sahipliği yapan bir mekanda, onların izinden yürüme kararlılığını ilan etmenin adı Hacc.

Mekana, insana, eşyaya, hayvanlara ve bitkilere bile saygıyı öğrenmenin, helal ve haram çizgilerini elle tutulur, gözle görülür bir şekilde çekmenin ve yenilemenin adı Hacc.

Ümmet olmanın; ırkların ve dillerin anlamını kaybetmenin, renklere gözünü kapatmanın, sınıfların yokolmasının, sadece ve yalnızca insan olmanın adı Hacc.

Varlığı yeniden anlamlandırmanın, varlığının sebebini anlamanın ve büyük ailenin ferdi olmanın, kardeşlik destanına adını yazdırmanın, ilhamını Selman-ı Farisi(ra)’den alarak soyadını ‘müslüman’ olarak değiştirmenin adı Hacc.

Bütün bir hayatı anlatmaya ne benim gücüm yeter ne de bu köşe haliyle... Eksik yanlarımı siz tamamlarsınız kendi içinizde umarım.

Harameyn denilince, Medine’den bahsetmeden geçmek mümkün değil. Bağrında insanlığın en kıymetlisini taşıyan bir şehir Medine. Medeniyete isim olmuş bu şehrin Muhammed(as)’ın tayini ile harem bölgesine dahil edilmesi, kıymetini anlamamıza yeter de artar bile.

Medine, sukunetin, huzurun, emniyetin ve vefanın şehri. Muhammed(as)’ın Mekke’nin fethinden sonra bile geriye dönmüş olması, O(as)’nun bu şehri ne kadar sevdiğini göstermeye yeterli. O(as)’nun ve yıldızlarının birçoğunun hayatında ve vefatında bulunduğu şehir. Kara taşlarından hep hüzün süzülen, sanki Muhammed(as)’a ev sahipliği yaptığı için biraz da utangaç ve çekingen bir şehir.

Oraları henüz görmedim, kısmet olur da dönersem kimbilir bambaşka şeyler düşünecek ve yazacağım. Hacc ve Harameyn herkeste kendine özel bir etki ve hatıra bırakır. Bunları mümkün olursa aktarma niyetindeyim.

Elbette dönmeme ihtimali herkes gibi benim için de geçerli. Bunu bilmenin bu seyahate daha bir lezzet kattığını ifade etmeliyim. Yine bu sebebten, tanıyan, tanımayan ama bir şekilde üzerimde hakkı kalan herkesten helallik istiyorum. Bunu kendi hatırım için değil evine misafir gittiğim Zat-ı zül-Celal(cc)’in hatırına istirham ediyorum.

Ufuk Gazetesi - Aralık 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hariçten gazel okumak; Suriye ve Filistin

  Hızlı zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hatta saatlik değişimler, olaylar ve bilgiler su gibi hatta esen bir yel gibi akıp duruyor. Bu haber ve...